top of page

Kitapsayar açıldı!

Eyvah ! Eyvah!


Yazamaz olduk. Yazmaz olduk. Artık dönüp geriye  bakmaz olduk. Önce Face  peyda oldu hayatımızda. Her şeyi kolaylaştırdı. Daha kısa cümlelerle, kısa yazılar kullanılır oldu. Beğenilir oldu. Öyle kolaydı ki! Yazıyorsun bir şeyler, gidiyor hedefine hemencecik. Tembelleşiyorsun!

Bana en cazip kısa yazması geldi. Hatta kaynak kullanmadan, araştırma yapmadan, ölçmeden, biçmeden yazması. Üstelik o haliyle bile beğenilir oldu.  Mükemmel diyenler bile. Sırf tembelleşeyim diye!

Sonra da Face’nin içinde bir grup sevdası başladı. Biri sardı da beni. Ankaralı olmayı hatırladım onlarla.  Ankara’yı hatırladım. Onlara da kısa kısa bir şeyler yazarak, hatırlattım kendimi. Ankara’da kaldığımı!

Tabi bunca kısa yazmayı gerektiren, zorunlu kılan nedenler de vardı hani. Bir iş , bir iş ki anlatılası değil. Tam  altı aydır bilfiil, her gün dört, beş kişi  ve günde en az 6-7 saat çalışarak. Defalarca koliler açarak, defalarca sıralayarak, yer bulup yerleştirerek.

Kış bile bitti. Yetmedi. Bahar da sıkıştı araya. Olmadı. Ta ki  yaz göründü, bitti. Bitmiyor bitmiyor derken ,birden  bitmesi nasıl da  güzel oldu!

Nasıl sevindim!

İşte bu yazı, işleri bitirilmiş, her şeyi yerli yerine oturtulmuş, kendisine bir yazı masası bile edinmiş bir Kitapsayardan yazılıyor. Benim yeni mekanımdan. Benim kitaplarımı saydığım yerden!

İlk yazı bu Kitapsayar’ın. Ve son yazısı tembelliğin artık.

Saydığım insanlara bir yer açtım İzmir’de. Saydığım insanları göreceğim bir yer. Elimle çay -kahve yapabileceğim bir yer. Sohbete kaldığımız yerden devam edeceğimiz bir yer. İzmir’i de konuşacağımız bir yer!

Kitapsayarlara teşekkürler..

bottom of page