
Ancak bu güne kadar kimseden bir geri dönüş, bir arayış, bir hatır soruş ne dinledim, ne gördüm.
Aslında bir sitem yazısı değil bu; bu talebini kaç kişi okur, kaç kişi görür, kaç kişi de “haydi bir arayayım der!” bilmiyor değilim.
Ayrıca, milletin işi gücü kalmadı da, dedesinden, ninesinden kalan kağıtlarla mı ilgilenecek ? O kadar çok önemli işleri var ki her birinin. Nasıl anlatsam!
Tabii bir de başka bir sorun daha var; bu tür belgeler, gerçekten pek kalmadı. Ne evde, ne okulda, ne de başka yerde! Varsa da artık, tahminimiz odur ki, yalnızca bu konuda bir çalışma içinde olan insanların elindedir.
Onların elinde olması, benim elimde olması gibidir, itirazım asla olamaz. Nasıl olsa küçük dereler, büyük nehirlerde buluşacaktır bir gün. O nehirlerin kimlerin toprağında olmasının da önemi yoktur.
Ama işte bir umut; ” Haydi bir efemera!” demenin yeni bir vaktidir bugün. Niye derseniz cevabı basittir; 300 yıl önce Londralı bankerlerin çıkarttığı ticari kartların toplanmasıyla ilk adımı atıldığına inandığımız, efemera toplamanın, artık gelenekselleşecek bir günde anılmayı hak etmesidir.
Biliyorum takvim yaprakları, bu anma günleriyle dolu ve meşguldür. Hatta öyle bir hal almıştır ki, bir güne 5-6 kutlama gününün dahil olduğu bile mümkün olabilmektedir.
Ama efemeranın da bir günü olmalıdır.En azından o gün, sandıklarımızda saklanan kağıtlar, güneş yüzü görebilmelidir. Havalanmalı, oksijen ile kaynaşmalıdır.
İşte onun için; ” Haydi bir efemera!”