top of page

Efemera Okumak-“Okumakta Zorluk Çektiğim Fotoğraf”


Efemera Okumak  veya Fotoğraf Okumak başlıklı yazılarıma şahit olanlar bilecektir ki, eski ve geçmiş yıllara ait bazı belge ve fotoğraflara yeniden bir can vermek için zaman zaman bayağı bir  çaba harcıyoruz.

Yazılan veya görülenleri yorumlamaya, ilgili olabilecek unsurları da hatırlayarak, yaşanmış o yılların izini sürmeye çalışıyoruz. Ufacık bir karartıdan umut, küçücük bir işaretten yol arıyoruz. Belki hiç yaşanmamış olanları dile getiriyoruz, ya da yaşanmışlardan bazı enstantanelere hatırlatmalar yapıyoruz.

Bu vesileyle eski bir elektrik makbuzundan ne tür hikayeler yarattığımız, okumuş olanlarımızca malumdur. Peki eski bir Ankara Fotoğrafı için okuduklarımızın ne kadarı afaki, ne kadarı abartıydı?

Yalanı-dolanı varmıydı ki içlerinde?

Ya, Köy Enstitülerine ait bir efemerayı okuduğumuzda hiç heyecanlanmadınız mı? O yazıyla birlikte Hasanoğlan Köy Enstitüsüne gelmediniz mi? Sanki siz de o gün orada değilmiydiniz? Öğle Yemeğinde  Etli Pırasa ve Nohut, Akşam Yemeğinde de  Etli Patates ve Z. Yağlı Fasulye yemediniz mi?

Ya kendisine soy adı alamk üzere şehre inen Manisalı bir köylümün serüveni. Nasıl bir telaş yaşamıştı o sıcak altında, görmediniz mi?

Kolaydı aslında, şimdiye değin yazdıklarımızı adına harcanan caba.Onları yorumlamak kolaydı. Kah olabilecekler üzerine, kah yaşanmışlar üzerine bir şeyler söylemek kolaydı.

Ama şimdi, bu resme bakınca, donup kaldım.

Bilgiler mevcut; Yıl 1916. Çanakkale.Gelibolu. Türk Ordusu. Mevzi. Kıyı silah yerleşmesi.Ve kocaman bir top.

Onlarca asker. Kimisi poz verir gibi rahat ve  gösterişli iken, kimisi saklanırcasına eğilmiş ve sessiz. Evet bilgiler aslında fazlaca var ve açık. Lakin, okuyamıyorum.

Bu fotoğraftan bir şey okumam, asla mümkün değil.

Belki savaşı okuyamadığımdan, belki savaşı okumadığımdan. Belki Çanakkale deyince akan sular durduğundan. Belki bu konuda konuşamadığımdan.

Bu fotoğrafı okuyamıyorum. Bilemiyorum.

Ama biliyorum ki her fotoğrafın bir hikayesi vardır. Onun üzerine sayfalarca yazı yazılır. Ama o fotoğrafı anlayacak biri lazım.Eğer bu fotoğrafı okuyabilecek bir arakadaşımız çıkarsa, hikayeyi bilme şansımız da olacaktır. Üstelik bir fotoğraf daha okunmuş olacaktır. Sırada bekleyen binlerce okunacak belge ve fotoğrafın önü açılacaktır.

Birisi okusun.

bottom of page