top of page

Atakule Size Emanet miş!


Demişsin ki ” Kule Size Emanet”!

Hayret valllahi!

Var mıydın sen Atakule’nin açılışında. O görkeminde!  Görevli miydin? Benim gibi birkaç gazetecinin daha fazla gelmesi için çalıştın mı?  

Neredeydin?

Sonra defalarca geldik çoluk-çocuk. Yürüyüş mesafesi saydık evimize. Gördün mü?

Biz yaptık o tartışmaları çocuklarımızla. “ Kule dönüyor”  “Yok dönmüyor” diye, siz neredeydiniz?

Biz oturduk hemen girişinin merdivenlerinde, çoluk çocuk.  Cam gibi parlak merdivenlerde. Hatta güvenlikçilerle az mı tartıştık her defasında. Biz ilk kez gördük bu kadar şık güvenlikçi, siz neredeydiniz? Ve ilk kez gördük, kadın güvenlikçi. Birçoğunun güzelliklerine vurulduk.

Siz neredeydiniz?

Sonrasında o merdivenler buluşma noktası olmadı mı birçok Ankaralıya!

Haydi, söyle neredeydiniz?

Değil oyuna başlamak için, jetonunu alabilmek için saatlerce bekledik sırada. Sonra saatlerce bırakmadık oyunun peşini çocukların ardında. Adam dövmeler, askıda bebek almalar, çarpışan arabalara binmeler, atari oynamalar. Ya bilardoya ne demeli?

Siz neredeydiniz?

Kumpiri ilk orada yemişsek de siz yoktunuz ki? Görmediniz bizi. Ketçapı ilk orada kullanmanın ne suçu var size! Sıcak olur soğumaya bırakırsınız çocuklar için, soğuk olur içini biraz daha açarsınız dışarıya. Yanından akar gider yağı. Sıyırırsınız. Ama size ne?

Kaçamak sevgililer görmeye orada alışsak ne olacak yani, üstelik siz orada değildiniz ki! Görmediniz! Elele tutmalar, çantaları sırtlamalar, vurup kaçmalar. Merdiven sonlarında utangaç öpücükler. Siz neredeydiniz?

Biz Ankara’yı ilk kez orada görmedik,  şehir dışından gelen  dostlarımıza gösterdik oradan Ankara’yı. Ankara gibiydi Atakule, siz neredeydiniz?

Kimi düğüne geldi, kimi nişana, nikâha. Biz oradaydık en şık hallerimizle, siz neredeydiniz?

Evlilik teklifi yapmadık sevdalarımıza, yaşımız almıştı bir hayli, ancak çocuklarımızın mezuniyet törenlerini yaptık döner kulesinde, siz neredeydiniz? Nasıl bekledik günün akşamına kadar, nasıl dolaştık dört bir yanı.

Arkadaşlarımızın çocuklarını evlendirdik orada. En güzel nikâh şekerlerine tat vurduk ağızlarımıza.

Nerden bileceksin Vakıfbank’ın Sergi Salonunu! İşin olmaz bilirim; ama biz ne sergilerde konuk olduk, ne sergilerde ev sahibi. Nerden bileceksin ! Ankara’nın adamları oralardaydı geceleri, siz neredeydiniz? Arabalar dolusu çiçekler süslerdi dört bir yanı, siz neredeydiniz?

Siz hiç merdiven başamaklarında kitap alıp da okudunuz mu Atakule’de? Ya da bir yağlıboya resmin büyüsüne kapılıp dönüp dönüp baktınız mı? Yeni bir şarkının ritmine kapılıp gittiniz mi siz hiç Atakule’de? Tempo tuttun mu şarkılara. Haykırdın mı?

Hangisi?

Vitrin vitrin dolaştın mı sen? En güzel gömleklerini oradan aldın mı? Hala giydiğin bir bordo ayakkabının rengine kapılıp gittiğin oldu mu?

Oldu mu?

Doğum yıl dönümlerinde, evlilik yıl dönümlerinde gelip, dolaştığın yer miydi Atakule? Ufacık da olsa, bir paket ile, gurur ile döndün mü geriye?

Sinemasına girdin mi sen Atakule’nin? Hiç galasına gittin mi sen Türkan Şoray’ın?  Görüp bayıldın mı? Sevip kaldın mı?

Hangisi?

Turgut Özakman’ın imzalı kitabını aldın mı sen hiç Atakule’de? Adını yazdırdın mı? Üstüne de Atakule yıl 1990 yazdın mı?

Peki sigara tüttürmenin zevkini yaşadın mı hiç, Botaniğe doğru? Savurdun mu, sessiz ve sakin! Çay bardağını devirip ıslandığın oldu mu?

Bir misafir valizini ortak ettin mi sandalyene? Otobüs bekledin mi hiç sen önünde, otobüs?

Neredeydin?

Hangisiydin sen?

Bir de demez misin, “ Kule Size Emanet”!

Kızım !  Kule zaten bizim!

bottom of page