Ankara’dan yazmak.
Önceleri gazetelerin, sonraları radyoların şimdilerde de televizyonların ciddi, asık suratlı, sert, resmi söylemler öncesi kullanılan hepimizin bildiği bir repliği vardır hatırlıyacaksınız: “ Şimdi haberin devamını almak için Ankara’ya bağlanıyoruz” derdi. Devamında da geniş kitlelerin pek sevmediği, haydi biraz daha rahat söylemle e t k i l e n d i ğ i birkaç haber peşpeşe birbirini takip ederdi. Bu yanıyla Ankara bağlantılı haberler hep siyasi, hariciye, güvenlik ve askeri boyutlu haberlerin merkezi anlamına gelirdi, gelir de.
Ama ekonomik, kültürel bir haber oldumuydu da hep nedense İstanbul’a bağlanırdı tüm haber merkezleri. Sanki bu cenahlı haberler hep sevecen, hep güleryüzlü, hep mutlu edermişcesine.
Sanırım bu kalıplar pek değişmeyecek. Değişecek gibi gözükmüyor ya da. Ankara hep siyaset demek, İstanbul ise hep ekonomi ve kültür demek olacak. Öyle gözüküyor, yanılıyor muyum?
HaberAkis’in tüm yazarları da sanki hep İstanbullu. Ya da İstanbuldalar. Aralarına bir Ankaralı yazar girdiğinde ne yazar bilinmez ama bilinen ortak kanaat; artık İstanbuldan da siyaset, güvenlik, hariciye ve askeri haberler de yazılır hale gelmiştir pekala.
Ama buradan, Ankara’dan asla, siyaset yazılmayacak, asla hariciye,güvenlik ve askeriye yazılmayacak. Belki Ankara’nın kendisi yazılacak, Ankara yazılacak. Ankarayı Ankara yapanlar yazılacak. Bu kadar iddialı ve büyük laflar söylemenin bir sebebi var elbet. Ankarayı yazmak kolaydır çünkü.
Kolaydır; Ankara’da yaşayan her kimse kentiyle özdeşlemiştir. O zaman da Ankaralı birini yazarsanız, Ankarayı yazmış olursunuz. Kolaydır çünkü, Ankara’nın sokakları, caddeleri, heykelleri Ankarayla kaynaşmıştır; onlardan herhangi birini yazarsanız Ankarayı yazmış olursunuz.
Ya öğrenciler? Sokaktaki, kantindeki, çarşıdaki, yurttaki bir öğrenciyi yazarsanız, inanın ki Ankarayı yazmış olursunuz. Bu şu demektir ki, Ankara o andaki herkestir, o andaki herkes de Ankaradır.
Örneğin; Ankara’da bir festival yapılmaktadır şimdilerde. Hatta 4’üncüsü denilebilecek kadar heybetli bir hal almıştır. Adı, Ankara Kale Festivali’dir. Ankara’nın yüzlerce yıl öncesine dayanan Kale’si bugünlerde, yılın hiç bir anında olmadığı kadar kalabalık, hiç bir anın da olmadığı kadar heyecanlıdır.
Sergiler, etkinlikler, gösteriler, yine her zamanki gibi küçük ve nezih olmayan ticari mahalli yiyecek standları içinde/ arasında yer bulmakta, sahne almaktadır. Niye peki? Niye olacak, Beypazarı baklavası satan da, el işi atkı satan da, kuru satan da , ekmek satan da, pekmez satan da şehiriyle öyle özdeşleşmiştir ki, güzellik de çirkinlik de hemen renk vermektedir.Kendini göstermektedir. Seversiniz, sevmezsiniz bu hal hiç değişmeyecektir Ankara’da.Bütün Festivaller, panayır havasında, bütün şenlikler düğün havasında, bütün sergiler, seyyar tezgah tadında kurulacak ve kutlanacaktır.
Burası Ankaradır. Ankara da budur.
İşin son tesbiti, bu yazının sahibinin lafı tutup bir türlü Ankara Kale Festivalinde açtığı “ Ankara Şehir Anıt ve Heykelleri” konulu fotoğraf sergisine getiremeyişidir.Ne yazık.
Comentários