Ankara’da futbol yok! Bu sözü üstelik Ligin tek Ankara takımı olan Gençler Birliği’nin, İstanbul’un en büyük takımı olan ( Nisan 2013 başında açıklanan anket sonuçları) Fenerbahçe’yi Ankara 19 Mayıs Stadyumunda yendiğinin haftasında söylemek, biraz iddialı olur. Belki de, fantezi, ironi ve hayal mahsulü görülür. Ama öyle olmadığını anlamak için, ölçülebilecek kıstaslar üzerinden bir değerlendirmek yapmak gerekir.
Önce tanımlamamız gereken bazı verileri ortaya koymamız gerekmektedir. Bunların en başına, Ankara’nın toprağına, taşına kadar işlemiş bulunan “ memur kenti ” olma, kimliğini yazmak gerekir. Peşi sıra artık uzun yıllardır “ öğrenci kenti” olma niteliği ikinci sırayı üstlenmiş, özellikle İç Anadolu ve Doğu Anadolu kökenli orta düzey / orta-alt düzey mali imkânlı insanlarının “yeni memleketi “ olma olgusu, üçüncü sıraya itilmiştir.
Bu hareketlilik ve değişim, “doğma –büyüme” yeni Ankaralılar yaratmakla birlikte, her halükarda hatırlanıverecek bir “ asıl memleket ” bağlantısını, zihinlerde asla silememektedir. Bu bağlantı, sebebi ve belli bir amacı olmaksızın, zaman zaman harekete geçip, yaşanılan kültüre, sahip olunan ortak değerlere rağmen, tasavvur edilemeyen bazı aktivite ve “ tutkulara” sebep olabilmektedir.
Ne yazık ki bunların yanı sıra, “ aslen Ankaralı ” olanların sayısı da gitgide azalmaktadır.
Bir sosyolojik gerçektir ki, bu niteliklere sahip grupların/ sınıfların eğlenme, sosyalleşme ve aidiyet duygu ve paylaşımları farklı nitelikler, değişik çeşitlikler taşır. Ama hiçbirinin eğlenme-sosyalleşme kültüründe, özellikli bir başka güdüleme olmaz ise; grup-kulüp fanatikliği, taraftarlığı, üyeliği yer almaz. Kısacası spor yer almaz, kulüp sevgisi ve sevdası yer almaz, futbol yer almaz.
Tüm bu durağan eğlenme kültürü üzerine, özelikli güdüleme saydığımız, “ memleket hayrına” takım tutma sevdası ve yine ayrı bir özellikli güdüleme saydığımız “ globalleşen takım hayranlığı”, ifade olunan sosyolojik yapının potansiyellerini kendine yöneltebilmekte, bağlılık ( taraftar) yaratabilmektedir. İşte bu sebepledir ki, doğma büyüme Ankaralı olan bir insan, İstanbul menşeli bir takım taraftarlığı yapabildiği gibi, aynı zamanda, yılda bir defa olsun gitmediği “ asıl memleketi” hayrına, Sivas Sporlu da olabilmektedir.
İşte bu yüzdendir ki Ankara’da futbol yoktur. İşte bu yüzden Ankara Spor ( Belediyespor), MKE Ankara Gücü, peş peşe ilgilerimizden, liglerimizden çekilmişlerdir.
Daha önce, Hacettepe’nin çekildiği gibi. Daha öncesi, Ankara Demirspor’un, Hava Gücü’nün, PTT’nin çekildiği gibi. Hatta, Harp Okulu ve Muhafız Gücü’nün çekildiği gibi.
Ne yazık ki, bir zamanların Başkentinin sembolü olan MKE Ankara Gücü’nün, bugün hangi ligde mücadele ettiğini hatırlayan ve hangi durumda olduğun bilen Ankaralı bulmakta zorluk çekmekteyiz. Nasıl unuttuk; “Gecekondu”dan atılan sloganları, söylenen marşları?
“Bir şişe su liraya, maaş yetmez kiraya Kasaptaki sıraya bastır Ankaragücü Vergi geldi her kula, fakire, yetime, dula Altımızdaki çula bastır Ankaragücü Beş yıllık planına bastır Ankaragücü Kalkınma planına bastır Ankaragücü Bastır Ankaragücü”
……..
Üzerinde “güçlü bir başkan vesayeti” olmasa, bugün ligde- belki de ilgide Ankarayı temsil eden tek takım olan Gençler Birliği’nin başına gelecekler de bunlardan farklı olamayabilecektir.
Tespitimiz şudur ki; coğrafyamızdan “aslen Ankaralı” olanların sayısının azalmasıyla birlikte ( belki de aynı hız ve sayısal oranda) , Ankara spor kulüplerinin ve futbol takımlarının da ilgilerimizden ve liglerimizden ayrılma süreçleri yaşanmıştır.
Ne yazık ki, yalnızca Ankara değil, çizdiğimiz profile uygun ve bu görüntü çerçevesinde yer alan tüm şehir takımlarının kaderidir bu; ilgisizlik ve ligsizlik.
Ankara futbolu, “ hatırına lige çıkartılan takımlar” , “ başkan iken oyuncu lisansı çıkartan başkanlar”, “ alacağını tahsil edemediği için kampı terk eden futbolcular” , “ soyunma odalarında birbiriyle kavga eden teknik adamlar” , “ derbi maçlarında rakip takımın özellikle bayan sevdalılarını döven taraftarlar” görmüş ve onları hala hatırlamaktadır. Hatta, “futbolu kurtarmak adına” hareket eden siyasiler, yerel yöneticiler de görmüş ve bilmektedir. Ancak tarihinin hiçbir döneminde Ankara Futbolu, ne bir ulusal başarıya, ne de uluslar arası bir başarıya sahip olamamıştır.
Bu gün Ankara’da, ne yazık ki futbol yoktur.
Futbol yok da, kültür- eğlence- sosyalleşme var mıdır? Tiyatro var mıdır? Müzik var mıdır? Peki, resim, heykel, müze var mıdır?
Hozzászólások