top of page

Ankara Botanik Parkı, Yeni Bir Kültür mü Yaratıyor?

Ankara Botanik Parkı, Yeni Bir Kültür mü Yaratıyor?

Son yıllarda Ankara’nın  göbeğinden, can damarındaki  Kuzey- Güney aksı üzerinden iki otoban geçer. Akar gider. Canını okur Ankara’nın. Birbirine paralel bu iki otobanın birbirinden mesafaesi de  600- 700 metreyi geçmez. İşte o zaman daha çok ortaya çıkar, arada kalmanın, ses olmanın, gürültü olmanın, insan olmamanın, insani olmamanın derdi. 

Bilirsiniz Ankara’nın en görkemli Bulvarı adıyla özel ve müstesna Atatürk Bulvarıdır. Bulvar, Ulus’tan başlatan serüvenini, bugün Kuğulu Park diye bildiğimiz oysa aslında Kavaklıdere’nin nirengi noktası olan yerde , sağına başka bir Cadde atarak yukarıya, Çankaya’ya kadar devam eder. Sağına çatal olarak attığı Cadde ise Cinnah Caddesidir.

 İşte Ankara’nın kent içi otobanlarının başladığı nokta da  tam burasıdır. Sağ kol üzerinde Cinnah Otobanı ve  öteki tarfta ne yazık ki Bulvar özelliğini yitirip, artık otobanlaşan Atatürk Bulvarının son kısımları.

Ve Ankara’da bu iki otoban arasında bir Mahalle yer alır; Çankaya Mahallesi. Bu satırların yazarının Başkanlığını yaptığı, Çankaya Mahallesi Derneği’nin  de hayat bulduğu bir küçücük Mahalledir Çankaya Mahallesi. Ankaraya, İlçeye adını verecek kadar tarih içinde bir mahalle. Ankara ve Türkiye tarihi için bir miladın başlangıcı ve kendisi olan bir mahalle.

Kocaman otobanların arasında sıkıştırılıp, bırakılmış bir Çankaya Mahallesi. Şehir içinde tek yönlü trafiklere açılarak, yaya ve insan akışı önlenmiş, insan tercihinin ötelenmesiyle, işyerlerinin kapatılması süreci   hızlandırılmış, günden güne  de otoban kültürünün yerleştiği bir Çankaya.

İşte bu Ankara’nın Çankaya’sının en üst noktasında başlar, Botanik Parkı. Serüveni 1970’lere kadar uzanan Botanik parkı.

Bazıları için Botanik Parkı Ankaranın en güzel yeridir. Bazıları içinse  yalnızca muhteşemdir.

Belki bugünün Ankaralıları için değil ama 30 yıl öncesinin Ankaralıları için de bir hayattır. Yaşamanın ve yaşatmanın kültürüdür. Henüz otoban kültürü adını bile duymamış nesillerin yuvasıdır. Kimse bilmez ama, Ankara bazen sadece orasıdır.

Okuldan uzaklaşmanın, sıla içinde bir bahar ve  yaz hayatı yaşamanın başlangıcıdır.Okul arkadaşlarıyla çimlere uzanma saadetinin yaşandığı yerdir. Gitarlara şarkı olmanın, dillerde şiir olmanın adıdır.

 Botanik Parkı, kır ve boz Ankara’nın içinde , ağaç ve bitki yetiştirmenin alfabesidir.Millete ağaç kültürünü öğretmenin ve yaşatmanın merkezidir.

Botanik Parkı, büyüyecek Ankara’nın  ciğeri olması için ayrılmış ve sakin bırakılmış bir alanıdır. Soluklanmadır, soluk almadır.

Ankara’da baharda bahar, kışda kış olmanın adıdır Botanik parkı. Baharı katlamanın, kışı coşturmanın alanıdır Botanik.

Botanik Parkı, tertemiz bir Ankara’nın temiz bir hatırasıdır.

Botanik Parkı, çocukların ilk yürüdükleri, ilk koşturdukları, ilk düşüp kalktıkları bahçedir. O bahçe,  kentli Ankaralılarındır. Kent kültürü içinde bir bahçede yaşamanın mekanıdır. Boşuna değildir girişine “uzun eşek oynayan çocuklar heykeli” nin konması.

 Bakmayın siz Botanik parkı üzerine henüz bir akademik çalışma yapılmamış olmasına. Botanik Parkı hepimizden çok kent bilincidir. Hepimizden çok akademi, hepimizden çok üniversitedir.

Bugün otobanlarla çevrilmiş olarak hapsedilmiş olan Botanik Parkı, kuruluşunun üzerinden  geçen 42 yıl sonra şimdi başka bir kültürün emrine bırakılmaya hazırlanıyor.

 Hzlı ve yoğun bir çalışmadır devam ediyor Park içinde. Dev gibi makinalar parka sokularak, dev gibi kanallar açılarak, dev gibi borular döşenerek yeni bir hayata hazırlanıyor sanki. Ankara halkıyla şimdilik paylaşılmayan bilgiler ile yeni ve dev gibi hazırlıklar devam ediyor.

İki otoban içinde yaşanmaya mahkum edilmiş Çankaya Mahallesininin başına, korkarız  şimdi de bir çorap örülüyor. Kocaman bir baca dikilmeye çalışılıyor.

Yıllarca hiç bir mangal kokusuna bulaşmamış Botanik parkı, şimdi kebap kokularına baca olmaya , hazırlanıyor.

Kent kültürü yerine  ikmal edilmiş olan, “otoban kültürü” yetmemiş olacak ki yeni bir kültür yaratılıyor.

Umarım yanılırız. Umarım bu kültüre bile “razı” oluruz!

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page