
Çünkü salnamelerdeki kayıtlar, Van’ı Erzurum’un bir sancağı olarak göstermektedir. 1878 yılına ait salnamede Van merkez nüfusu 25726 olarak gözükmektedir. Bunlara, Şemdinan ( Şemdinli), Elbak ( Başkale), Erciş, Müküs ( Bahçesaray), Mahmudi, Gevaş, Çölemerik (Hakkari) ve Gevar ( Yüksekova) olmak üzere 9 ilçe ve bağlı köylerinin nüfusu da eklendiğinde, Van Sancağı nüfusu 41628’i buluyor.
Devam ediyoruz: ” Van Kasabasında kuyumcu, bakırcı,saraç ve benzeri hafif el sanatları olup avani,sim ve nehasiye dair herbir şey imal olunduğu gibi tebelkari zarfları dahi yapılır. Bundan başka çulha esnafı Van Abası diye bilinir. Saku (palto) ve setrelik şal abaları,beyaz ve kırmızı bezler dokuyarak zikredilen şal ve abalarla vilayette sarfedildiği gibi Dersaadet’e gönderilip zikredilen beyaz ve kırmızı bezler kullanılır. Bunların dışında tamirci, dülger ve zaruri konularda ustalar dahi yeterli derecede mevcuttur.

Şatak kazasında ise üstün vasıfta şal ve aba dokunarak Erzurum ve diğer bölgelere gönderip sattırırlar.”
Salname sayfalarında dolaşırken, bugünkü deprem afetlerine ışık tutabilecek ufacık bir yazıya da rastlamak mümkün olabiliyor.
“Van Sancağında olan kaplıcalar” başlıklı yazının devamında “Erciş Kazasında Zilan Deresi bölgesinde kükürtlü bir sıcak su kaplıcası, bel ağrısı ve yel illetine faydalıdır.” denmektedir.
Van Eski Belediye Başkanı Aydın Talay’ın çabalarıyla ortaya çıkan Salnamelerde Van adlı kitabı, günümüz olaylarına karşı bir hatıra olarak adlandırmak istiyorum. Bir Van Atasözü ile de Van’ı ve Vanlıları saygıyla anıyorum. Koyunu olmayanın, bıçağı keskin olur.