top of page

Koleksiyonumdan Kitaplar: Diyarbakır ve Raman


Diyarbakır ve Raman

 Ulus Gazetesi Muhabiri Cahit BEĞENÇ’in 1949 yılında yayınladığı ve Ulus Basımevi tarafından basılmış olan kitap 96 sayfadır. Ebadları 14.0 x  19.8 cm boyutlarındaki kitabın iç kapağında dış kapaktan farklı bir dizayn kullanılmıştır.Çok ilginç ögeler içeren kitabın kapak kompozisyonu ve ayrıca metin içindeki diğer krokiler resam ve dekaratör Rami Uluer tarafından yapılmıştır.

 Kitap iki ana bölüm içinde değerlendirilmiş olup, ilk 46 sayfasında Diyarbakır’a ait yazılara yer verilmişken, kalan sayfalar ise Raman’a ait yazılara ayrılmıştır.Kitabın son sayfası ise toplam  25  başlık içeren İçindekiler bölümünü ihtiva etmektedir. Kitabın arka dış kapak üzerinde ise zamanın satış fiyatı olarak “ 2 lira” ibaresi yer almaktadır.


Diyarbakır ve Raman


İç kapak arkasında yer alan “ Müellefin Diğer Eserleri” başlıklı sayfadan, yazarın daha önce,  1944 yılında “ Yol üstü”, 1945 yılında da “ Toroslardan Aşağı” adlarıyla yayımlanmış iki adet daha  “seyahat yazıları” olduğunu öğrenmekteyiz. Keza Diyarbakır ve Raman kitabı da “seyahat yazıları” içinde değerlendirilmiş serinin üçüncü kitabı olduğu ifade olunmaktadır.

Müellif, 5 sayfa tutan “ Giriş” başlıklı ilk yazısında; “ Sekiz sene içinde hemen bütün Anadoluyu dolaştım. Gördüğüm şehirler arasında Diyarbakırın bir kendine göreliği var. Evlerinin tipine, mabetlerinin biçimine, oturduğu ovaya, sularının akışına, yazın döktüğümüz tere bakar: “ burası güney” dersiniz. İnsanlarının zeki,mert, doğru, çekingen ve içli oluşlarına bakar: “ doğu dersiniz”. Surlarının azametine, halkının görgüsüne bakar: “ Roma gibi, İstanbul gibi, burası da devamlı bir şehirli kitlesi barındırmış bir şehir” dersiniz. Yeni binalarını, modern tesislerini, geniş yollarını, ilme, irfana, sanata ve kültüre sarılışlarıyla yeniliklere intibak edişlerini görür: “ batı” dersiniz. Diye yazıya başlamaktadır.

Diyarbakıra ilk seyahatini Cumhur Başkanı İsmet İnönü’nün bölgeye yaptığı ziyarete refakat eden gazeteci sıfatıyla gerçekleştiren yazar, diğer seyahatini ise aynı yıl yaz aylarında gerçekleştirmiştir.

Toplam  yaklaşık 10 gün süren bu seyahatleri esnasında hem Diyarbakır’ı hem de Raman’ı inceleyip, gezmiş olan müellif, bu yazılarını Ulus Gazetesinde neşrettikten sonra, yeni ilave ve resimlerle  de kitap halinde yayımlamıştır.

Yazar “Giriş”  yazısında devamla, “ Sümerbank yurdun dört bir tarafındaki faydalı ve milli eserlerinden birini daha, abide halinde Diyarbakır’a dikiyor: Şayak Fabrikası!” diye bir nidalı ses verirken, daha sonra “ Diyarbakır da sağlık durumu, son yıllarda geçmiş asırlarla kıyaslanmayacak derecede düzelmiştir. Memleket Hastanesi, Trahom Hastanesi, Zührevi Hastalıklar Hastanesi ile iskan işleri gibi çeşitli sağlık müesseselerinin önemini, bütün doğu vilayetleri pek yakından bilirler. Sıtma, şark çıbanı, akrep savaşı gibi sağlık mücadeleleri iftiharla kaydolunmaya değer”  demektedir.


 Akrep savaşı “ne menem iştir” diye soranlara ise yanıt, yine yazardan gelmekte;  “Akrebin adı var” başlıklı  yazı bölümünde bunu çok iyi biçimde izah etmektedir.

Her iki kentin ekonomik, ticari, sınai ve kültürel birikimlerinin 1948 yılı sonrası verileriyle analiz edilip değerlendirildiği kitap da  toplam 17 adet de fotoğraf yer almaktadır.

 “Hasankeyf’te bir gün” ve “Hasankeyf tabii bir kaledir” başlıklı,  kitabın  son iki yazısında yer alan ifade ve sohbetler ise , bugün insana hala başka bir “keyf” verebilmektedir.

bottom of page