Şimdiye değin ülkemizde yazılmamış mikro tarih temalarından biri olan “Jeep’in Sivil Taşımacılıkda Kullanılışı” konusunda, Demircimiz büyük bir kaynaklık teşkil edebilirdi. Edebilirdi diyorum, çünkü şimdi o jeepler kalmadı. O insanlar da… O tarih de.
Anıları kaldı mı ki?
Oysa sokaklarında ne kadar çok jeep dolaşırdı bir zamanlar Demirci’nin. Ne kadar çok! Çocukluğumuzun Demircisinin taşlı yollarında gürültülü- patırtılı geçer giderlerdi. Taşıtsız, arabasız yolların kralları gibiydiler. Bayramda seyranda, arada sırada geçen 40’lı, 50’li yılların birkaç Chevrolet, Impala, Mercedes’in dışında hayat onlarındı.
Dağda bayırda, köyde, kıranda her yer onlarındı her yerde onlardı.
O günkü şartlarda, 1950’lerden sonra gelişmek için kıvranan ülkemizde, özellikle de kırsal kesimde ve düzgün yolları bulunmayan yerlerde, yani aslında her yerde, bir Jeep furyası başlamış, Demirci de bundan fazlasıyla nasiplenmişti.
Çocukluğumun birçok anısı, bu furyanın kazanımlarıyla hayat bulmuştu adeta. Akçekertik’e, Saraycık Hamamlarına, Ayvaalanı Köyüne, Simav’a, sünnet ve düğün törenlerinde konvoy içinde yer alışlarımızda hep bu jeeplerin izi, emeği vardı.
Her ne kadar, kasasındaki oturuş koltuklarının karşılıklı dizilişi sebebiyle her defasında mide bulantılarına muzdarip olsam bile. Çoğu zaman sevinç kaynağımızdı onlar.
Kısmi şehir dışı ulaşım olduğu kadar, şehir içi ulaşımında da çok uzun yıllar “damalı taksi” hizmeti vermişler, Demirci’nin ekonomisine büyük katkılar sağlamışlardır.
İlk Öğretmen Okunda okuduğum yılların da en popüler anılarından biriydi jeepler ile yaşadığımız serüvenler.
Hasta arkadaşlarımızın acil olarak hastaneye, zamanında getirilemeyen ekmeklerin ise acil olarak tedarik edilerek yemekhaneye nakli konusunda olduğu gibi. Dahası, okula misafirlerimizin gelişinde, derse geç kalan öğretmenlerimizin yetiştirilmesinde.
Hatırlanacak o kadar çok şey var ki!
Dönem, özel taşıt sahibi olmanın ve kullanımının pek mümkün olmadığı yıllar olunca, örnekleri çoğaltmak o kadar kolay ki…
İşte o günlerimin kahramanlarından biridir Sabri YAMAN. Asık görünen yüzünün altında hoşgörü ve sevgi barındıran. Daha kimler…
Keşke o yılların, o jeeplerin ve onları kullanan kahramanların hikâyeleri biriktirilmiş olsaydı. Bugünlere aktarılmış olsaydı. Demirci’nin bugünkü sosyal ve kültürel yapılanmasında değerleri paylaşılmış olsaydı. Yazılmış olsaydı.
Yazacak çizecek o kadar çok şey ortaya çıkardı ki, onlar adına tahmin edemezsiniz.
İstiyoruz ki elimizdeki fotoğraf da o jeeplerden biri olsun. Hatırası, sahibi konuşsun. Sokakların o rakipsiz krallarından biri canlansın. Yürüsün, yol alsın. Anlatsın.
Fotoğrafın çekildiği yılı bilmek için hiçbir ibaremiz yok elimizde ne yazık ki. Sanırım 70’li yıllar. Sanki o siyah beyaz renkli bu fotoğrafta, yeşil haki rengi görüyorum gibiyim: Austın Jeep. Üstelik o türün en afililerinden biri. Baksanıza ön dış panelde tam 10 adet lamba mevcut. Dönemin en popüler arazi arabası bu. Radyatör penceresi tel kafessiz ve yatay sütunlar şeklinde. Bu sütunların birisi üzerine Türk bayrağı üzerine küçük bir “ Demirci” logosu bağlanmış tenekeden.
Plakası 45 AV 543. Ön şasi üstüne de kocaman yazılmış: “Demirci” diye.
Ön camlardan sileceksiz olanın altında ise yine büyük ve süslü harflerle yazılı” İhsan” diye.
Tekerlekler orijinal ve stepne lastik de tavanda takılı.
Bu jeep o kahramanlardan birinin aslında. Nasıl oldu, ne oldu bilinmez ama sol önden bir küçük hasarı var. Sol ön teker üstü kaporta büzülmüş, yine sol 3 lamba kırık.
Doğrusu, yaman yolların kazası bunlar. Şoförleri yaman olsa bile, kazalar da yaman.
Kimin aracıydı bu jeep; İhsan” yazısı, bir ithaf mıydı, yoksa şoförünün adı mıydı bilmiyorum.
Kim bilir nasıl anılar biriktirdi aracıyla birlikte. Yıllarca. Bir ömür boyu.
Kimleri taşıdı? Hangi yerlere gitti geldi? Kimler işini gördü bu jeeple? Hastanelere, düğünlere, derneklere, okullara kimleri taşıdı? Köylerden kimleri getirdi? Kimleri götürdü? Kışın karında Dağ’da kalan hangi araçları, çekmeye- kurtarmaya gitti apansız. Kimleri yetiştirdi Simav’dan akşam kalkacak Ankara otobüsüne? Ya, bağ arasına, fırından yeni çıkmış güveçleri yemeye kimleri götürdü? Kimlerle!
Kim bilir, kimlerin azık parası oldu emektar jeepden kazanılan o paralar. Kim bilir, kimler okudu yaban ellerde o kazançlarla? Kim bilir, hangi kızlar gelin edildi?
Hangi sohbetler oldu müşterisiyle, yanındakiyle. Hangi sevinçlere, acılara ortak oldu? Kimlerle paylaştı ekmeğini, suyunu, yolunu?
O şasiye” Demirci” diye niye yazıldı? Kim yazdı, niye yazdı?
Ve daha neler…
Bütün bu soruların cevabı, bir dönemin Demircisine, tarihine tanıklık etmek, bir dönemin Demircisini anlatmak demektir. Anlatabilmek demektir.
Ne yazık ki anlatamıyoruz. Ama onlar ve jeepleri unutulmayacak. Unutulmamışlardır.
O kahramanların, Jeepleri, adları, hizmetleri, hatıraları unutulmuş ise hicab duyarım. Onları anmaktansa şeref duyarım.
Comments