top of page

Uluğ Bey


Uluğ Bey (1394 – 1449) Alaüddevle Mirza Gürkan, Türk hükümdarı ve astronomi bilgini (Semerkand 1394-Horasan-1449) Timur‘un torunu, Şahruh’un oğlu. Sarayda özel öğrenim gördü. Asıl adı Muhammed Taragay (Turgay) olup, “Uluğ Bey”, büyük anası, yani Büyük Timur‘un eşi, İmparatoriçe Saray-Mülk Hanım tarafından büyütülüp terbiye edildi. Çağının öğretim geleneğine uyarak önce din bilgilerini, sonra mantık ve heyet (astronomi) konularını öğrendi. 1409’da babasının yardımıyla Semerkand hükümdarı oldu. 1411’de, 17 yaşındayken, başkenti Semerkant olmak üzere  muazzam Maverâünehir eyaletine imparator vekili olarak atandı. Babasının ölümü üzerine, Uluğ Bey, Doğu Türk Hakanlığı tahtına oturdu. Uluğ Bey, tam 38 yıl gerçek bir, hükümdar gibi Semerkant’ta saltanat sürdü. Etrafına devrin en büyük bilim ve sanat adamlarını topladı. “Timur Oğulları Türk Rönesansı” denen büyük uygarlık hamlesinin gerçek kurucularından biri oldu.

Osmanlılar ile yakın ilişkiler kurdu. Uluğ Bey’in Il. Murat’ın yani Anadolu Türk Rönasansının kurucusunun çağdaşı olduğu hatırlanırsa, Türklük dünyasının XVI. yüzyıldaki büyüklük çağına nasıl hazırlandığı daha iyi anlaşılır Sultan Şahruh’un öldüğü 12 mart 1447 tarihine kadar Batı Türkleri, başta Osmanlı  İmparatorluğu olmak üzere, Herat’taki Timur Oğulları‘nın yüksek egemenliğini tanıyorlardı. Uluğ Bey’le beraber bu birlik de parçalandı. Batı Türkleri Doğu Türk’lüğü ile ilgisini kesip ayrı bir alem yaratmak hamlesine girişti. Uluğ Bey’in, büyük babası Timur‘un tahtına, Timur Oğulları‘nın 4. imparatoru olarak oturması 3 yıl bile sürmedi. 56 yaşına yaklaşan büyük hükümdar, Ülkesinde çıkan bazı ayaklanmaları bastırdı.25 kasım 1449’da Horasan halkının başına geçerek ayaklanan büyük oğlu Rüknettin Abdüllatif Mirza tarafından öldürüldü. Yerine Sultan Rüknettin Abdüllatif Mirza (1425? – 1450) geçmiş, 4,5 aylık bir İmparatorluktan sonra, babasına ve kardeşi Abdülaziz Gürkan Mirza’ya hazırladığı sona uğrayıp öldürülmüş, Sultan Rüknettin Abdüllatif Mirza’nın 2 oğlu da çok yaşamamıştır.

Uluğ Bey’e gelinceye kadar İslam dünyasında bir bilginin tahta oturduğu görülmemiştir. Buhara’da inşa ettirdiği medresenin kapısının üzerine “İlim tahsil etmek, kadın-erkek bütün Müslümanlara farzdır” hadisini yazdırmıştır. Tarihçilerin deyimi ile “Eflatun’un (Platon) bilgisi ve Ferudun’un haşmetini” şahsında toplamış olan Timur‘un bu torunu, daha küçük yaşlardan itibaren devlet işlerine sırtını çevirerek, hayatını matematik ve astronomiye adayan, idealist bir bilgin hüviyetine bürünmüştür. Çağının ünlü bilginlerini sarayında toplayan Uluğ Bey, astronomi ve matematik alanındaki çalışmalarıyla ün kazandı. Eski Yunanlıların ve Araplarını gök gözlemleriyle ilgili eserlerini inceledi; bazı yanlışları düzeltti. Yıldızların, Ay’ın hareketlerini gösteren tablolar düzenledi. Yaptığı zayiçe kendisinden sonra gelenlerin başvurduğu ana kaynaklardan biri oldu. Zic-i Uluğ-Bey Zayiçesi adlı eseri batı dillerine çevrildi. Uluğ Bey, dünyanın en büyük astronomi ve matematik bilginlerinden biridir. Bir ömür boyunca ünlü Semerkant Rasathanesinin başında bulunmuş, gözlemlerinin sonucunu “Ziyc” denen büyük eserinde yayınlamıştır. XVII. yüzyıldan başlayarak Batı’da basılan bu kitapta, Eski Yunanlılar’ın ve Araplar’ın astronomi hesaplarını geniş ölçüde düzelterek bugünkü  bilgilerimize çok yakın rakamlar elde edilmiştir. Türkler’in kullandıkları, bugün bile büyük bir bilimsel değer taşıyan Oniki HayvanIı Takvim üzerinde de Uluğ Bey’in eserinde geniş bilgi verilmiş. Evrenin yaradılışından başlayan bu takvime gör Miladi 2000 yılında evren, 88.640.466 yaşına girmiştir. Ay’ın bir bölgesine de, Büyük Türk Bilgin Hükümdarı Uluğ Bey’in adı verilmiştir. NOT: Zic, gök cisimlerinin yerlerini ve hareketlerini göstermek için düzenlenmiş cetvel


bottom of page