top of page

Nostalji Takvimi: Temmuz 2012


Kışı yeni bitirmiş gibiyiz, ancak geriye dönüp baktığımızda Haziran ayı bitmiş. Nedense bu yaz Anakarada tatil yerlerinden dönen kadın siluetleri görmüyoruz henüz .Ya tatile gidenler daha dönmedi, ya da henüz esmerleten yaz güneşleri işbaşına geçmedi. Bilemiyorum. Oysa Haziran ayı, erkenden tatilini yapıp gelmiş ve bu haliyle bizleri imrendiren fotoğraf kareleri taşırdı. Yoksa ben mi göremiyorum?

Ama şimdi yeni bir ay başlıyor ki, bu özlemlerimizi giderebileceğimiz umutlar vaat ediyor bize. İşte Temmuz!

Nedense Temmuz bana hep sarı rengi hatırlatır. Sapsarı sanırım yer, toprak.  Nedense buğday aklıma gelir, harman düşer sayrıma. Bir kızgın güneş, rüzgârı korkutup kaçırır adeta. Bir destide duran suya aklım takılır. Kesilmiş ve üzerine saman sapları yapışmış bir karpuz, tüm sarı renkleri bozar ansızın. Keskin bir kırmızı karpuz kokusu yayılır önce havaya, sonra toprağa.

Kuşlar uçuşmaz bu esnada hiç. Hepsinin gözü samanlardadır belki ama bilirler rızıkları vardır,ayrılmıştır. Acele etmezler.


Temmuz, toprağa karışmış bir aydır bu yönüyle. Toprağındır. Toprak, insanı ilk kez sarar aylar sonra sıcak kollarıyla. Bir özlem oluşturur her faninin aklında, toprağa uzanıp şöyle bir yatmak. Düşünülür hep, çınar ağacının gölgesi süslemelidir,  bu toprak ile olan serencamı.

Temmuz, tatsız bir kokudur, ağırlığı saman ve toz olan. Öyle bir kokar ki güneşin altında her şey, sanırsınız ki kokan güneşin kendisidir. Aceb, güneşin kendisi nasıl kokardı ki?

 Var mıdır peki bir kokusu?

Temmuz, yoldur, kurudur, her şeyiyle yalnızlık ve solgundur. Ne demeli bilmiyorum ama, Temmuz, benim için Anadolu’da kalmış bir rüyadır. Sapsarı bir rüya. Yıllar önceki Hayat Bilgisi Ders Kitaplarında kalan bir köy tasviridir sanki. Sıcaktır, kokusuzdur.

Size 1935 Yılının bir takvimiyle, Temmuz kutlaması yapmak isterim. Bu ayda doğanları da kutlayarak.

Comments


bottom of page