Yine bir ayı daha tükettik. Yine bir hazan mevsimi. Dökülen yaprakların, sararmış ağaçların mevsimi.
Ekim, Ankara’nın en güzel mevsimi. Çocukluğumda da Demirci’nin en güzel mevsimiydi. Hala güzeldir eminim.
Ekim, yaz aşklarının bittiği vakit. Bir zamanlar mektupların en çok yazıldığı aydı. Bir de Aralık’tı hatırlarsınz. Yeni yıl adınaydı Aralık’ın kıymeti. Oysa Ekim şanıyla yaşardı hep.
Ekim, bağın ,bahçenin terkedildiği aydı. Eve dönülen ay. Pekmezlerin küplere, turşuların testilere tepildiği aydı.Kızarmış elmaların, sararmış ayvaların kokusunun samanlara kavuştuğu aydı.
Ekim, en güzel fotoğrafların çekildiği aydı.
Öyle bir ayki Ekim, yarenliklerin devşirildiği, kır kahvelerinin mekan olduğu aydı.
Ya okullar?
Bu ayda açılmaz mıydı önceleri. Yatılı okullar, bu ayda çıkarmaz mıydı ilk yemeklerini? Boya kokmaz mıydı sınıflar, deterjan kokmaz mıydı?
Ekim dostlukların ayı idi sanki. Ayrılsalar da dostluk hakimdi ilişkilerde. İnsanlar Ekim’in hatırına dosttular birbiriyle.
İşte yine Ekim’deyiz. Peki şimdi nerdeyiz?
Bu ayın takvimi 1947 yılına uzanıyor. Ekim 1947…
Belki de yazdıklarımın en yaşanır yılı 1947.
Comments