top of page

Kadın Çalışsın mı? Çalışmasın mı?


Kadın çalışsın mı? Çalışmasın mı?

Biz bu sorunun yanıtını yıllar önce net olarak vermiş ve çalışan kadınları başının tacı yapmışız bir toplumuz. Kadının toplumun her alanındaki çalışmasını, aydınlanma devrinin bir meşalesi görmüş bir ulusuz.

Hatırlanacağı gibi cumhuriyetin ilanıyla birlikte, kadının kamusal alana girmesinin önünü açacak yasal ve yapısal reformlar hızlandırılmış, öncelikle de 1924 yılında Tevhid-i Tedrisat Kanunu’nun çıkarılmasıyla, kızların erkeklerle eşit haklarla eğitim görmelerine imkân tanınmıştır.

Bu imkânın tanınması, cumhuriyetin sihirli başarılarından biridir. Toplumu cesaretlendiren ve şekillendiren başarılarından biridir.  Bu kanunun kabulüyle birlikte, kadın haklarının ve kadını çalışma hayatı içinde görmeye başlamanın adımları, peşi sıra atılmaya başlanmıştır. Kadınların çalışma hayatına katılmalarını düzenleyen,  İş Kanunu’nun 1936 yılında yürürlüğe girinceye kadar,  yapılmış düzenlemeler ile kadınlar çoktan muhtar, belediye başkanı ve milletvekili olmayı başarmışlardır bile!

Yalnızca çalışarak, üreterek değil, bilgisini, becerisini ve cesaretini kullanarak cumhuriyetin yeni kuşaklarına da öncülük ederek.

Geleneksel ve din baskın bir toplum anlayışının hemen ardından, kısa sürede değiştirilmiş, yönlendirilmiş, dönüştürülmüş bir topluma geçişin,  çeşitli tepkiler ile karşılaşması da doğal karşılanmalıydı. Nitekim kadının çalışıp- çalışmaması gerektiği konusundaki tartışmalara her ortamda devam olunmuş, bu konu kahve köşelerindeki insanlardan, siyasetçilere ve bilim adamlarına kadar çeşitli zeminlerde tartışılmıştır.

Doğal olarak dönemin basını da konuyla fazlasıyla meşgul olmuş, bu konuda sıklıkla haberler yapılmış,  çeşitli yorumlara yer verilmiş, konunun uzmanlarına danışılarak bir kamuoyu oluşturulmasına katkı sağlanmaya çalışılmıştır.

Bu kapsamda gazete ve dergilerin sütunlarında anketler hazırlanarak,  farklı görüşlü insanların,  kadının çalışma hayatına katılıp/ katılmamaları konusunda görüşlerinin gerekçelerini açıklamaları sağlanmıştır.

Yeni Mecmua Dergisi’nin 19 Mayıs 1939 Tarihli nüshasında yer alan bu anket de bu amaçla hazırlanmış çeşitli anketlerden biri olup, dönemin  insanlarının düşüncelerini ve kaygılarını çok net ortaya koymaktadır.

Anketi yapan ve ilgili haberi oluşturan Aslan TUFAN, “ Son günlerin en mühim içtimai meselelerinden birini şu münakaşa teşkil ediyor: Kadın dışarıda çalışsın mı? Çalışmasın mı? Bazı devletler kadını masa başından alıp eve gönderiyor, bazıları da meslekten çıkarıp yalnız annelik mesleğini kendilerine yakıştırıyor. Bütün bu mücadeleler arasında Cumhuriyet Hükümetimiz, Türk kadınına dünyada hiçbir milletin vermediği imtiyazları ve hakları bağışlamış bulunuyor. Acaba efkârı umumiyemiz kadınların dışarıda çalışmasına taraftar mıdır? Bu sayfada aldığımız cevapları “ Evet”, “Hayır” başlıklarıyla tasnif edilmiş olarak bulacaksınız” diyerek devam  eden sütunlarında, anketine katılmış kişilerin görüşlerine tek tek yer vermiştir.

EVET DİYENLER

Dr. Etem Akif Battalgil :  Kadın çalışsın. Çünkü ben yakinen kendi kızlarımın nasıl yetiştiğini ve memlekete nasıl hizmet ettiklerini görüyorum. Yurdun her tarafında binlerce Türk kızının nasıl muvaffakiyetle çalıştıkları da göz önündedir.

Muallim Agâh Sırrı Levent:  Ben kadını çalışmakla mükellef addetmeyen bir insan tasavvur edemiyorum. Her halde kadınlar da erkekler gibi bir işin sahibi olmalıdırlar. Kadın olsun erkek olsun çalışmayan insan için artık dünyada yer kalmamıştır. Ancak, bunun behemehâl ev dışında olması lazım gelmez. Zaruret olmadıkça kadın dışarıda çalışmamalı, mesaisini evine hasretmelidir.

Prof. M. Kemal Öke : Ben ancak kadının esas vazifesini ihmal etmeyen hariç çalışmalara taraftar olabilirim. Çünkü kadının esas vazifesini ihmal ettirecek harici işler, nesil üzerine yaptığı fena tesirle nüfus siyasetine istinad eden memleket varlığını tehlikeye koyabilir.

 Maarif Müdürü Tevfik Kut : İlk mekteplerde evet. Çünkü ilkokul çocuklarının talim ve terbiyesinde çok faydalı bir unsurdur.

İktisat Vekaleti Şef Kontrolörü Hakkı Nezihi : 1) Hür olmak için kendisine güvenmek lazımdır. Kadınların çalışması, memlekette hakiki hür fertlerin miktarını çoğaltır, bu gelecek nesil üzerinde müessirdir. 2) Ev içinden görülen hayat, kısmen görülmüş bir hayattır. Ayrı şerait dâhilinde bulunan insanların yekdiğeriyle anlaşabilmeleri zordur. Bu itibarla kadınların çalışması erkeklerin kadınlarla, kadınların erkeklerle anlaşmasını kolaylaştırır.

HAYIR DİYENLER

Dr. Muzaffer Şevki Yener: Ben prensip itibariyle kadınların çalışmasına taraftar değilim. Mesleğe giren kadın, günün birinde evlenip gidince o zamana kadar gerek kendisinin ve gerek muhitinin harcadığı emekler heba olup gidiyor. Hâlbuki bu emek bir erkeğe verilseydi bir mütehassıs yetişebilirdi. Kadın evin erkânıharbidir. Yalnız yuvasıyla meşgul olmalıdır. Bir kelime ile erkekleşmemelidir.

Prof. Dr. Muzaffer Esat Güçhan: kadının esas faaliyet sahası evi ve çocuğunun beşiğinin yanıdır. Mamafih bazı içtimai zaruretlerin kadını cemiyet hayatında çalışmaya mecbur kılabileceğini kabul etmek de lazımdır. İçtimai bir lüzum ve zaruret olmadığı takdirde kadının bu sahada çalışmasına taraftar değilim ve esasen hisleri tabii bir şekilde inkişaf etmiş bir kadın için de böyle bir mecburiyet, her zaman omuzdan atılması arzu edilen bir yük teşkil eder.

Dr. Fahri Celal Göktulga:  Hem evet, hem de  hayır. 1) Kadının çalışmasına taraftar değilim. Çünkü kadın yaratıcı ve mübdi  ( yeni şeyler söyleyen) değildir. Kadın şimdiye kadar mutlaka bir erkeği taklit etmiştir. Kadını, erkeğin ilham vericisi diye telakki ettiğim içindir ki onu, zevce, anne, maşuka ve hemşire diye görmek istiyorum.2) Çalıştığını da istiyorum. Çünkü dünyanın ekonomik şartları bir erkeğin çalışmasıyla kâfi olmaktan uzaktır.

 Röntgen Mütehassısı Doçent Dr. Muhterem Gökmen: Erkeklerin çalıştığı her sahaya girmemek şartıyla kadın bazı sahalarda çalışabilir. Mesela: çocuk hekimi, hastabakıcı, laboratuar işleri, muallimlik ve işte o kadar. Bunların haricinde kadınların çalışmasına taraftar değilim.

Bu anket sonuçlarına bakıp,  bugün yoğunluklu olarak kimin kadın çalışmalıdır, kimin çalışmamalıdır dediğini net olarak anlamakta güçlük çekmekteyiz. Üstelik söz konusu ankete iştirak eden bu kişilerin mesleklerine, unvanlarına,  üstlendikleri görevlerine bakınca şaşmamak ve ürpermemek mümkün değil.

Bu durum, cumhuriyeti kuran  kadroların ne denli uzak görüşlü ve öngörülü insanlar olduğunu bir kez daha ortaya koyuyor. Nasıl büyük badirelerin atlatıldığını da!

Çalışan, üreten, çoğaltan,  yaratan, ekip-biçen, öğreten, yeni şeyler söyleyen kadınlarımıza selam olsun!

bottom of page