top of page

DDD-DACCA-BBBB

Adeta sihirli harflerden oluşan bir şifre edası var bu dizilimde! Ne yandan baksan biraz bize yabancı bir dizilim. Biraz amerikanvari, biraz arabi. Belki avrupai de biz bilmiyoruz. Ama illaki yabancı.

Hani moleküler bir diziliş yapısı da  yok değil sanki. Biraz kimyevi biraz  fiziki!

 Aslında hiç de yabancı, uzak ve de başkavari değil. Ne demekse başkavari”?

Kafa yormaya çalışanlara biraz yardımcı olma adına bir şeyler söylemeliyim.

 Bir tatilden döndüm. Üstelik bu tatil süresince ne bir gazete okudum, ne de bir internet kullandım. Sanmayın ki imkansızlıklardan! Sanmayın dağın tepesindeydim de ulaşamadım.

Dağ tepede olduğum da oldu; ancak o dağ hiçbir zaman “ dağın tepesi” değildi. Dağlardan inince hemen hemen hep deniz seviyesindeydim. İndim çıktım ama  deniz seviyesinde kaldım çoğunlukla. Bu harfler de konakladığımız yerlerin başharfleri zaten.

 Televizyonu da “ Dünya Kupası Maçları” nı izleme adına kullandım hep. Yer , mekan ve saat seçimleri hep Dünya Kupası maçlarına göre ayarlandı. Demek istediğim istiyerek gazete okumadım, istiyerek almadım, internete girmedim, televizyon izlemedim. İyi de yaptım hani.

Kafa yormaya çalışanlara biraz ip ucu oldu mu bilmiyorum. Haydi biraz daha  bir şeyler söyleyelim. DDD ve  DACCA kısmında çocuklar da bizle beraberdi. Sonra onlar birer birer bizden ayrılınca BBBB kısmını eşimle birlikte tamamladık Buradan şu anlaşılmalı ki,  DDD kısmı biraz bilindik ama ilk kez değişik bir ortam, DACCA ise denizin ve tatilin  has ve öz kısmıydı.

 Bizim  ise BBBB kısmından da  büyük haz aldığımız gerçektir. Daha da doğrusu bu kısım çok daha ilginç ve bulunmazdı. Belki yaşımız itibariyle bunları söyleyebiliyoruz. Çocuklar yanımızda olsalardı hiç bir zaman BBBB tamamlanamazdı.


 Şifreleri çözmeye,bu gezi boyunca arabamda bulunan, odamda, soframda yer alan, şemsiyemi paylaşan, aynı şişeden suyumu içen, eşime ve çocuklarıma teşekkür ederek artık başlamalıyım.

 Dedik ya bu harfler konakladığımız yerlerin baş harfleri diye.

 Önce DEMİRCİ’deyiz. DEMİRCİ- DEMİRCİ- DEMİRCİ.

Yeğenim Efe’nin sünnet töreni için oradaydık ailecek. Ancak Kurban Bayramlarında topluca bir araya gelen, bundan evvel de yine istisnai olarak Ahmet ve Andaç’ın sünnet töreni için yıllar önce biraraya gelmiş olan aile, bu kez de  oradaydı. Hayati Hoca yaklaşık bir yıl önce başlattığı tören hazırlıklarını muhteşem bir final ile sonlandırdı. Yaklaşık 2000 kişiye düğün yemeği sundu. Yaklaşık 400  kişiye “ kına gecesi” zerafeti yaşattı. Yıllarca görmediğimiz dostları görme imkanımızı yarattı.  Her halde hayatım boyunca bunca kişinin elini aynı gün sıkmadım, öpmedim.

 Demirci, 3 günlük sünnet töreni boyunca bizim mekanımız oldu. Dediğim gibi bilindik bir mekandı ama değişik bir ortam yaratılmıştı.

 Güzel enstantaneler, hoş kareler, ilginç görüntüler hep hafızamızda yaşayacak. Üstelik aynı tarihlerde Demirci Öğretmen Okulu Mezunları’nın Buluşma Yemeği’nin de olması ayrı bir güzellikti. Sevdiğimiz dostları hem sünnet törenin de hem de mezuniyet töreninde görmek doğrusu çok heyecan vericiydi. Gerçek bir şölen oldu doğrusu. Şölen,  Demirci’de “keşkek” siz olur mu hiç? Ya helvasız? Doğrusu her ikisi de muhteşemdi.

Tatile bir tören ile başlamak da güzeldi elbet. Her ne kadar yorucu olsa da!

 Demirci, tatilimizin en dağlık, tepelik yeriydi. Hiç gazete okunmadı. İnternete girilmedi. Yalnızca maçlar izlendi. Çoğu da yarım yamalak, ayakta ve yorgun.

Demirci, tatilimizin en çok yemek yenen yeriydi. Helvalar, dolmalar, sarmalar, bamya ve et haşlamalar. Köy ekmekleri, bağ kirazı, yerli domates ve kayısılar. Dutmaçlar, pekmezler. Börekler ve kurabiyeler. Çoğu anamın elinden çıkma.Hoş, güzel ve seçkin.

 Demirci, tatilimizin en şık giyinilen yeriydi. Takım elbiseler, abiyeler, kravatlar, iskarpinler. Ve o giyilenlere ait bavul hala bize intikal etmedi zaten. Oraya sanki rehin bırakıldı gelindi. (Laf aramızda Hayati Hoca’nın ceketi bir harikaydı doğrusu! ) Sonra, tatil boyunca çoğu kez bir şort bir gömlek dolaşıldı duruldu. Onunla yetinildi.

 Demirci, yıllardır görmediğimiz dostların, akarabaların, eşlerin-dostların da görüldüğü bir mekan oldu.

Demirci, tatilin ikinci ayağına çıkışın da ilk durağı gibiydi. Arabanın tıka basa dolu oluşu, sığmayışımız ( üstelik rehin bırakılan düğün elbiselerimize rağmen), zaman içinde arabanın bomboş kalması misali.

 Demirci, ilk kez bu kadar tenha, ilk kez bu kadar kalabalıktı. Tenhalığı içimizde, kalabalıklığı her yerdeydi.

( Devamı var)

Comments


bottom of page