top of page

Bugün Doğum Günüm


 Yine yaş, yeni yaş! Her fasıl yaşlanmanın zorluğunu ve bilinmezliğini sürdürüyoruz. Kah yıldönümlerinde, kah doğum günlerinde. Lakin yeni bir hayata özlem ise hiç bitmiyor. Bu özlem hiç giderilemiyor.

Bizimkisi de o misal. Bu gün 57 koca bir yılı geride bırakırken bile; acaba diyoruz.

Acaba!

Yeniden başlayacak olsam hayata, yine Haziran Ayında doğmak isterim. Neden bilmem; yaz çocuğu olmasını seviyorum. Yazı seviyorum. Yazın kendine has o havasını. Gülünü, kirazını, karpuzunu. Denizini seviyorum. Deniz havasını, deniz kokusunu seviyorum. Denizde olmayı seviyorum.

Yaz kültürünü, yazın kendine has hayatını seviyorum. O yumuşaklığı, hoşgörüyü, adam sendeciliği, kibarlığı seviyorum. İnsanların sevincini, çocukların neşesini seviyorum. Fazladan yemeyi- içmeyi, fazladan gezip-tozmayı seviyorum. Kumda çıplak ayakla dolaşmayı.

Bilmiyorum, sırf bunları sevdiğim için, olası hayatımda yeniden Haziran Ayında doğmama müsaade edilir mi?

Yeniden başlayacak olsam hayata, ayın 15’inde doğmak isterim. Tam göbeğinde olmak vaktin nasıl hoştur. Günün öğlesi, yılın Haziran’ı gibidir 15’inde doğmak. Tam hayatın içinde olmak gibi; ne başı hayatın ne de sonu . Keyf zamanı gibi gelir bana ayın 15’inde doğmak. Otuzun yarısında olmak. Zamanı işletmek, vakti devirmek, yol almak gibi. İşi kolaylamak gibi.

Bilmiyorum, sırf bunları sevdiğim için,  o yeni  hayatımda 15’’inde doğabilir miyim?

Yeniden başlayacak olsam hayata, küçük bir köyde doğmak isterdim. Hayat Bilgisi kitaplarımızın  içinde tasvir olunan o şirin köylerde. Suyu, deresi olan, çobanlarının yaylarını dolaştığı, akşamında ateşini yaktıkları köylerde. Yaz güneşinin harman ettiği, ses çıkınca evlerinin kapısının açıldığı köylerde. Türkülerin kınalı gelinlere ağıt yaktığı köylerde. Ceylan gözlü, melek yüzlü, şirin sözlü olunan yerlerde. Yiğitlerin sevdalarını taşlara yazabildiği yerlerde. Yolların yol, dağların dağ olduğu yerlerde. Keçilerle arıların arasında. Çiçeklerin bahçesinde.

Olabilir mi? Mümkün müydü acaba?

Yeniden başlayacak olsam hayata, yaşım hep 17 olmalı. Hep 17’de kalmalı ömrüm. Genç olmalı insan, güçlü, deli olmalı. Göğe değmeli insanın başı. Yüreği hep coşmalı. Türküyü- şarkıyı bilmeli. Bu şarkı benim diyebilmeli. Uykusuz kalabilmeli, günü devşirmeli. Hayalleri olmalı insanın, bir gün İstanbul’u düşlemeli, bir başka gün Ankara demeli. Yaşamadığı kentlere şiirler yazmalı. Yırtmalı, daha güzelini bulmalı. Sokaklara bilinmedik adlar vermeli yeni baştan. Tokalı kemeri olmalı belinde, ayağında kilim desenli pabucu. Savaşmalı.

On yedisinde olabilir miyim? Verirler mi bana  acep?

Yeniden başlayacak olsam hayata, eski bir mahallede bir sahaf dükkânı açardım kesin. O kitaplar bana şehirler gibi gelirdi. Resimler yeni bir dünya olurdu hayatıma. Kartlar, kartpostallar rehberim. Yazardım hiç durmaksızın. Hiç yazılmamış yazılar, elimi gözlerdi. Şiirlerim nefes alırdı. Fotoğraflar yüzüme bakar, ağlardı. Mektupları deşeler, bir şeyler bulurdum. Yeni mektuplar yazardım, sahipsiz insanlara. Tozunu alırdım bahar aylarında raflarımın. Sandıkları, çuvalları sayardım tek tek yeni bir hatıra diye. Eskiyi giyerdim, eskiyi yaşardım.

Kıyıda köşede yazılmış kalmış bir satırın gizemini, bulmak için sabahlardım. Sabahın ilk ışıklarına yazardım son heceyi. Yıllardır çalmayan şarkıları çaldırırdım, yıllarca tütmeyen alevleri yakardım. Yazıları kazanır, yazılardan kazanırdım.

Biliyorum, yapardım.

Yapardım ama beni bu hayatımda sahaf dükkânında yazar yaparlar mıydı?

Yeniden başlasam hayata, yine aynı kadınlarla olmak isterim. Yine aynı kadınları tanımak. Bilindik isimlere seslenmek, bilindik isimlerle nefeslenmek. Öyle ya, korkmamalıydım, telaşa düşmemeliydim tavırlarından, seslerinden, davranışlarından. Farklı bir şey duymamalıydım. Hep aynı olmalıydı kokuları. Gülmeleri, yüzleri. Adları, sesleri, sözleri. Yeni maceralar anlatmamalıydım, yeni maceralar duymamalıyım. Hep aynı kalmalı gözyaşı ve hep aynı kalmalı yaşanılanlar. Fazladan ne bir acı duymalıyım, ne de sevinç kahkahası.

Yetmeli yaşadıklarım.

Yetmeli ama bilmiyorum onlar beni ister miydi? Yeter miydim onlara?

Yeniden başlayacak olsam hayata, cep telefonumun rehberi aynı kalmalı. Aynı arkadaşlarımı aramalıyım. Bilmeliyim kimin aradığını. Aynı şakaları duymalıyım onlardan. Onlar için ne yaptıysam daha fazlasını yapmalıyım. En rahat onların yanında olmalıyım. Bazen onlar gibi kafa çekmeli, onlar gibi sövmeliyim. Ağız kesmemeliyim artık! Biraz daha delişmen, biraz daha hoyrat olmalıyım. Hatırına ölmeli, ölebilmeliyim.

Öyle ya olmalıyım.

Olmalıyım.

Velhasıl, yeniden başlayacak olsam hayata, birkaç rötuş yetecek gibi inşallah!

Son Yazılar

Hepsini Gör

Yaş 60 oldu!

Yaşlandım ben dedikçe; “sus konuşma diyor” eşim-dostum. Ama bilmiyorlar yaşlandım! Ben sussam, yaş susmuyor ki! Yaş, durmuyor ki! Bilmiyorum ne demeli? Ne demeli hayatın bu amansız akıp gidişine! Reh

bottom of page