Yine bir çatı katı temizliği idi sanırım. Bana da bu çatı katından üç-beş kitap düştü. Rutubet kokusu artık sayflara iyice nakşolmuş, adeta sayfalar yazıdan çok eser okutur olmuş.
İlk üç kitap dini kitaplar.En sağlamında tarih var Hicri 1257. Yani yaklaşık 170 yıl öncesinin tefsir kitapları. Anlamakta güçlük ve zorluk çekmekteyim.
Diğer iki kitap daha, okuyamamış olmanın azizliğiyle birlikte Arapça olma vasfını gösteriyor ve muhtemeldir ki tefsir veya şerhleri.
Geriye kalan iki kitap ise, değişik ve günümüze yarayacak türden; İbrahim Edhem’in Paris Sedası adlı kitabı ile Divan-ı Temyiz-i Askeriye Kanunu Muvakkat.
Paris Sedası,( Echo de Parıs ) ilginç bir kitap hüviyetinde. Baskı yılı 1889 olunca daha da büyük önem arzediyor. Anlaşılıyor ki; dönemin yeni nesillerine Fransızca öğretmenin kolay yolu olarak, bir kaynak eser yaratmak adına yazılmış. Kısa kısa konulardan oluşan kitabın bir sayfası Osmanlıca, diğer sayfası ise Fransızca olarak neşredilmiş.
Zaten kitabın ön kapağındaki kısa bilgi notu, kitabın amacını da belirtiyor. “Fransızcaya ilgi duyan mektep talebelerine eser olarak tab ve neşr olunmuş.”
Diğer kitap ise Askeri Temyiz Mahkelerinin kuruluşuna dair bir kanun kitabı. Yıl 1914.
Divan-ı harb suçlarının görüleceği mahkemelerin kuruluşuna dair hükümler ifade eden geçici kanunun kendisi.
Nasıl bir çatı katıymış ki bu! Hem tefsirler, hem Fransızca öğrenmeye hevesli bir kitap, hem de askeri bir kanun bir arada.
Doğrusu evin kendisini bie merak etmemiş değilim. Ne var ki bu kitapları bana getiren kişinin farklı adresler beyan etmesiyle birlikte işin mahiyetide değişiverdi.
Ne evi görebileceğiz, ne de devamı hakkında bir başka malumat.
İyi de geride kalan, daha doğrusu daha geride olduğu söylenen kitaplar ne olacak? O kitaplar kimin olacak? O kitaplar kime ne söyleyecek? Ne olacak o kitaplar?