Ne çabuk akıp gidiyor aylar. Ne de hızlı tükeniyor zaman. Daha dün yazmış gibiyim Kasım’ı. İşte şimdi Aralıktayız. Diyeceğiz ki Aralık’ta bitti. Biten Aralık mı? Biten yıl mı?
Aralık, çiftçi için “avara” ayları. Aylak ayları. Toprağın henüz uykuda, derin bir iç geçirme içinde olduğu aylar. Toprak, henüz uyumadı diyenler var bu kış için. Toprak henüz uyumadı. Uyuyacak, sonra da uyanacak toprak.
Aralık, dert ayı. Yağmuru, kışıyla. Karı, batağıyla. Ama henüz dert olmadı Aralık diyenler var. Henüz kış gelmedi diyenler.
Bir karartı ay, aralık. Karanlık gibi. Zemheri ve berdel-acuz-u ile soğuk bir ay. Hem karanlık, hem de soğuk bir ay Aralık.
Kim sever bilinmez ama bir ay işte. Sevmiyorum, sabahı, öğlesi olup da gündüzü olmadan çekip giden mevsimleri. Gündüzü olmadan , akşamı oluveren günleri sevmiyorum.
Eve tıkılıp kalmayı sevmiyorum.
Sokakları bir anda görünmez kılan karanlığı, güzelliği saklayan vakti sevmiyorum.
Oysa doğan güzelleriyle bilinen ay. Yemeklerin, çorbaların ayı. Sıcak evlerin hoş, soğuk dünyaların düş ayı Aralık.
Bu düşlerin en güzeliyle yaşanası ay Aralık.
Arasına bir tatlı an koyarak, kendini sevdirmeye çalışan ay. 21 Aralık’ı uzun bir günü beklercesine bekleten bir ay.
Son günüyle muhteşem bir veda yapmayı hak ettiren bir ay. Bunca yorgunluğu dindiren bir ay.
Size 1957 yılının çok güzel bir Aralık ayı takvim yaprağıyla, Aralık’ı sevdiresi kılayım.
Comments