Ağustos ayı üzerine yazdıklarım, yazamadıklarım kadar eski ve sıcaktır. Ankara’nın Ağustos ayları, bir tatil başlangıcı ve her şeyden uzaklaşma, yok olma vakti iken, İzmir’de işler biraz sarpa sarmış durumdadır. Bir türlü tatile çıkamama halleridir. Ya da hep tatilde sayıp insanın kendisini, bir şeyi başlatamamasıdır. Başlayamamasıdır.
O sıcak, bu sıcak değildir. O kaçış da bu kaçış olamaz. Tatil başlayamaz. Başlatılamaz! Bazen hayat bile başlayamaz!

Ağustos, her yerde farklıdır. Demek istediğim de tam budur: Ağustos faklıdır. Kokusu, tadı olduğu kadar, sarısı bile farklıdır.
Yeni yeni fark ediyorum ki, telaffuzu bile farklıdır Ağustos’un. Bazı yerlerde özlemle, bazı yerlerde pek günlük ağız ile söylenebilir. Dert edilmez, bazı harfler fazladan söylenir. Bazıları ise hiçten sayılır.
Yarın yazarken bile, faklı yazanı çıkarsa şaşmayalım. Hazır olalım.