Aslında hep arzularım; bu Nostalji Takvimi yazılarını yazmadan önce, bir önceki aynı konulu yazıma bakmayı. Ancak nedense de bir vakit olmaz. İhmal eder, geriye dönüp bakamam.
Onun için de aynı yazıları yazdığım olur. Okuyunca da kendime; senden yazar – mazar olmaz derim. Öyle ya, yazarlığın en önemli bahsi, yazdığını bir daha yazmamak, aynısını yazmamak değil midir?
Türk Edebiyat dünyasının en önemli ve şöhretli münakaşalarından birinin tek ve ilk konusu da budur zaten.
İşte bu konuya girişimizdeki amaç, bu yazının bir önceki yazıya olan bağlantısını, ilgisini ve benzerliğini ortadan kaldırmaktır.
Ağustos ayı, eski Türk edebiyatçılarının suskunluk ve dinlenme ayıdır. Hiç bir gazete ve dergide yazı ve hikayeleri yayınlanmaz. Çünkü bir çoğu yazlıkta veya tatildedir. Ne yazabilirler, ne de yazdıklarını ilgili gazeteye, yayın evine gönderebilirler.
Çünkü, postaneler kapalı, nakliye şirketleri ise gecikmeli ve kaybolmalıdır. Her an her şeyinizi kaybedebilirler.
Dahası, yazlıktan şehire inmeye vasıta bile bulunamaz.
Her halde şimdi yazlıkta olanlar beni anlamakta güçlük çekmekteler. Keşke o günleri anneanneler, dedeler torunlarına anlatabilseler. Anlatabilseler ki, yazlığına gelmiş olan Romancı …… ……’yı görmek için nasıl yazlık kapısında 10-12 saat gık demeden oturup kaldığımızı. Bekleyip, bunaldığımızı.
Nelerin yok olduğunu değil, nelerin var olduğunu ah anlatabilseler.
Ağustos Ayı Türk Edebiyat Dünyasının huzur ayıdır. ( Tabii eski zamanların) Şimdiki gibi ses ve seda ayı değildir. Gürültü ve patırtı, şan ve şöhret ayı değildir.
Lakin zaten bu ayın çocukları zaten şanlı ve şöhretlidirler.
Anadoluya bakınca, Ağustos Böceğinin vızıldaması kadar çok iş içindedir köylümüz. Her şeyden çok hasadların sonudur. Toparlanma vakti, geri çekilme anıdır.
Ayakların yara bere içinde kaldığı, suların toprağa hükmettiği aydır. En çok da yüzlerin kavrulduğu, köylünün bir yaş daha ihtiyarladığı aydır.
Hele bir de düğün- sünnet ayı; alay, horan ayıdırki, görülmeye değer.
Ağustos, vakurlu bir aydır.
Samanın çöpten ayrıldığı aydır. Anadoluda söz budur; samanla çöp birbirine karıştırılmaz. Saman, illaki samandır.
Ağustos ayının sıcaklığıdır, samanın rengi. Ağustos ayının kavuruculuğudur, samanın kuruluğu. Ve her Ağustos da saman, en önce kıymetlenendir. İki aydır yerlerde serilip bırakılan samanın, zamanı gelmiştir.
Size, çöpten, samandan uzak bir Ağustos Takvimiyle veda ediyorum 1949 yılının Ağustos ayına ait bir takvim. Yaşayana ve yaşatana helal olsun.
Comentarios