top of page

Ne Koleksiyonu?

Gerek yazılarımızın ilgi görmesi, gerekse de bu konuda söz söyleyen az kişi olması sebebiyle, koleksiyon kültürü üzerine çok sayıda soru ile karşılaşmaktayım. Ne koleksiyonu yapmalıyım, yapabilirim ? türündeki sorulara , kısa ve makul cevaplar vermek öyle pek kolay değil. Hatta o anda aklınız tutuluyor, ardı ardına beş-altı koleksiyon konusunu bile hatırlayamıyorsunuz. Hatırlasanız ne olacak, o da başka bir konu!

Ne koleksiyonu yapmalı? sorusuna verilebilecek çeşitli cevapları bulmaya şimdiden başlamalıyız?

Öncelikle öğrenilmesi gereken koleksiyonun ne olduğu, ne demek olduğu, nelerin koleksiyon sayılabileceği, nelerin sayılamayacağı gibi bu işin eğitim ve disiplin yanını halletmemiz gerekmektedir. Bunu halletmenin kısa ve hususi bir metodu da  ne yazık ki yoktur. Okullarımızın hiç bir döneminden bu tür bir eğitimden geçmemiş olmamız da ayrıca bir güçlük yaratmaktadır. Bu sebeple işin bu yönünün gerektiren eğitimi, ya eski bir koleksiyoncunun çaba ve desteklerinden gidermek gerekiyor ya da bizzat suya atlayarak, olabildiğince hızlı yüzme öğrenmeye çalışarak temin etmek gerekiyor.

Ne yazık ki bu konuda yazılmış başvuru  kitaplarının olduğunu söylemek de pek doğru değildir.

Ancak bilinmesi ve asla unutulmaması gereken ana ilkeleri öncelikle ortaya çıkarmamız gerekmektedir.

Nedir bunlar?

Koleksiyonculuk, meşakkat işidir. Sevgi işidir. Hoşgörü işidir. Vakit ayırma işidir. Tozu, toprağı,eskiyi, püsküyü sevme işidir. Önceliği ve zamanı ona ayırma işidir. Okumaya, araştırmaya meraklı olma, bulma, çıkarma işidir. Kağıdı, porseleni, camı, metali, ahşabı tanıma, onun kimyasını öğrenme işidir. Küfü, nemi, lekeyi, eksiği bilme işidir. Onlarla yaşama, onları arama işidir.

Koleksiyonculuk tarih işidir. Tarihi toplama işidir. Koleksiyonculuk, coğrafyadır, matematiktir, edebiyat, şiirdir.Fiziktir, cebir, geometridir. Nizamdır, intizamdır.

Koleksiyonculuk hepsinden bir parça, bu parçalardan aslına ulaşma işidir.

Eğer bu ilkeleri hayata geçirme ve onlara sadık olma gayretimiz ve irademiz var ise, geriye kalan ise, yazımızın asıl konusudur: Ne koleksiyonu?

Bu sorunun cevabı da , yukarıda sıraladığımız ana ilkeler  çerçevesinde aranmalıdır.

Hangi parçayı sevebilirsiniz ki?  Ya da hangi parçalardan, o işin aslına ulaşmaya çalışırsınız ? Biliyorsunuz ki,  hiç bir koleksiyon tam ve mükemmel değildir. Olamaz!

Siz hangisinin parçalarını bulmaya heveslisiniz? Hangi parçalar size, diğerlerinin yerini kulağınıza fısıldar. Hangi parçaların izi size güzel görünür.

Bir takvimin parçalarını  mı ? Ya da kibrit kutularının parçalarını mı ? Yoksa bir metal madalyoncu,  eski bir paracı mısınız ? Şehir kartpostallarının peşine mi düştünüz yoksa? Eski bir gramofon sesini mi hayellersiniz  hep ? Ne güzeldir o eski plaklar ! Şimdilerde de birileri eski film videoları toplamaya başlamış meğerse. Ah o avangrad filmler!

Sinema afişleri mi ? Ya o eski bildirilere ne demeli ? Seçim beyannameleri mi? Niye olmasın! Faturalar, kartvizitler, ilanlar, reklamlar ! Fotoğraflar, fotoğraflar, fotoğraflar ! Her şeyden, her konudan siyah beyaz fotoğraflar. Ankaralar, eski bonmerşeler, savaşlar, okullar, hastaneler.  O kadar çok konu ve tema ki, adeta fotoğrafın vizörü gibi hayat.

Saatler, tesbihler, kitaplar, bayraklar, kartlar, biletler !

Ya da Ankara’nın Hamamönüsü sadece. İstanbulun Galatası. Malatyanın kaysısı!

Niye aklımıza gelmez hiç, sokak lambaları, sokak levhaları ? Kapı kilitleri, ev sahanları ?

Eğer herhangi bir şeyin parçası var ise, tamamını bulma adına onun koleksiyonu yapmak mümkün gibidir hayatta ! Ve de hayatta o kadar çok parçalar var ki?

Birini sevmek, birine göz koymak gerekiyor herhalde!

DEVAM EDECEK

bottom of page