Va-Nu bu kitabı niye yazdı?
İlk önce Mehmet Vala Nurettin , ya da kitabımızda da kullandığı ve artık klasik bir kısaltma olmuş” Va- Nu ” hakkında kısa da olsa bir şeyler söylemeliyiz. ( Ah bu şapkasız harfler! Üstelik yücelik katmak gerekirken ala deyip kesmek, ışıktan bahsetmek gerekirken nursuz kalmak gibi) Belki de bu söyleyeceklerimiz arasında gizlidir, ” bu kitabı niçin yazmış “ olabileceği!
Cumhuriyet devri yazarlarından olan Va- Nu , 1901 yılında doğdu. Aylık şiir dergilerinde şiirleri basıldı. (1918). İstanbul, Galatasaray Lisesi ile Viyana Ticaret Akademisindeki öğreniminden sonra Moskova Doğu Üniversitesini (1925) bitirdi. Yurda dönünce hemen dönemin hemen bütün gazetelerinde çalıştı.
Vakit, Akşam (1927-1938), Haber, Cumhuriyet, Tercüman, Havadis ve Köroğlu; fıkralarını, röportaj ve sanat-edebiyat yazılarını yayımladığı başlıca gazetelerdir.
Va- Nu 1967 yılında vefat etmiştir.
Eserleri; Baltacı ile Katerina (1928); Ebenin Hatıratı (1929); Aşkın Birinci Şartı (1930); Küçük İlanlar (1933); Leke (1933); Kardeş Katili (1933); Karacaahmed’in Esrarı: Meşhur Polis Hafiyesi Yılmaz Ali’nin Maceraları (1933); Dipsiz Kuyu (1933); Pembe Pırlanta (1933); Benim ve Onların Hikâyeleri (1936); Seni Satın Aldım (1938); Hayatımın Erkeği (1939) Mazinin Yükü Altında (1942); Onu Elimden Aldın (1943); Unutamadım Seni (1943); Bir İhanetin Cezası (1944); Vurgun Peşinde (1944); Tasvir Neşriyatı (1944); Beyaz Güller (1962); Tuzaktaki Kaplan (1963). Son iki eserinden Bu Dünyadan Nâzım Geçti (1965), bir anı kitabıdır; Korkusuz Murat (1968) ise eşi Müzeh-her Vâ-Nû (Nihal Karamağralı adıyla) ile birlikte yazdığı ve Doğan Kardeş Çocuk Romanları Yarışması’nda ikincilik kazanmış bir çocuk romanıdır.
Çeşitli dergilerde yayımlanmış şiirleri ve kitaplaşmamış gazete yazılarını bir köşeye koyduğunuzda, ilk eseri olan ve abartılı ögeler içeren fantezik tarihi roman hüviyetindeki Baltacı ile Katerina’dan sonraki ikinci eseri Ebenin Hatıratı’dır.
Şimdi de Ebenin Hatıratı adlı kitaptan söz etmek uygun düşmektedir.
Kitap 13,5 x 19,3 cm boyutlarında olup, 124 sayfadır. bitiminde ilave olarak 2 yaprak daha reklam sayfaları bulunmaktadır. Kanaat Kütüphanesi tarafından 1929 yılında İstanbulda, Bürhan Cahit ve Şürekası Matbaasında bastırılmıştır.Kapak sayfaları kuşe kağıt, iç sayfalar ise dönemin saman kağıdı üzerine basılmıştır.
Dış kapak üzerinde, kucağında zenci bir bebeği tutan ebe ( kadın doğum doktoru ) çizimi, kitabın adı, Kanat Kütüphanesinin pek bilinen rümuzu yer almaktadır.
Dış kapağın en üst satırı ise, Nakıli: ( Va-Nu) ibarelerine ayrılmış bulunmaktadır.
İç kapakta da sırasıyla, Nakıli: Va-Nu, Ebenin Hatıratı, Kanaat Kütüphanesi, 1929 ve Bürhan Cahit ve Şürekası Matbaası- İstanbul ibareleri yer almaktadır.
Kitabın dış arka kapağı ise, biri eski harflerle basılmış bir kitap olmak üzere toplam 3 adet kitabın tanıtımına ayrılmıştır.İlave sayfalarda ise dört adedi Vala Nurettin’e ait olmak üzere (basılmış, basılmak üzere ve tercüme ), toplam 7 kitabın tanıtımına ayrılmıştır.
Kitabın 3-10 sayfaları ” Mukaddeme” başlığına ayrılmıştır.Yazar burada, tanıdığı bir ebenin ( kadın doğum doktoru) kendine yazıp bıraktığı hatıratlarından bahsederek, kendisinin bir “nakil” görevi gördüğüne işaret etmektedir. Bu açıklamayla kitabın dış ve iç sayfalarında yer alan ( Nakıli: Va-Nu) ibarelerine açıklık kazandırılmış olmaktadır.
İsmi açıklanmayan ad ve soyadlarının ilk harfleriyle okura tanıtılan ebe ile Va- Nu arasında geçen konuşmalardan anlamaktayız ki, kendisi de henüz gazete yazarı olarak bilinmektedir.
Mukaddemeyi takiben, “Bakire değil mi?” , ” Kocasına ne desin?”, ” İhtiras duymayan zevce”, “Gece yarısı” , ” Bu çocuk kimden*” ,” 51 yaşında gebe”, ” Ne garip kadın bu?”, “Maske”, ” Bu ne kötü illet!” ve ” Zeyl” başlıklarında toplam 10 bölüm daha bulunmaktadır.
Bu başlıklardan da anlaşılacağı üzere, kitapta bir ebenin yaşadığı fantastik olaylar ve fantezi içeren bir anlatım söz konusudur. Yaşanması pek mümkün, ama bir ebenin ağzından anlatılması pek mümkün olmayan satır ve hikayeler ile karşılaşmaktayız.
Kitabın hikayesi içinde kendi hayatından bazı hayallerini, duygularını, fantezilerini ve emellerini de örgüleyen yazar, ortaya dönemin alt okur grubuna hitap eden bir kitap çıkarmış bulunmaktadır.
İlk olarak gazete tefrikası olarak hazırlanmış olduğu ( muhtemel ki tefrika edilen) düşünülen bu yazıların, bir eleme veya kontrolden geçtiği izlenimi edinilmektedir. Çünkü, toplam 10 bölümden oluştuğu tesbit edilen bu yazıların, yazarı tarafından kitapta sıralanırken 2 fazlası işaretlenmiştir. Sayfa eksikliği görülmeden beşinci ve altıncı bölüm verilmeyerek doğrudan yedinci bölüme geçilmiş, kitap 12 bölümde tamamlanmıştır.
İzlenimlerimizi de kuvvetlendiren, bu bölüm sayısı hataları olmaktadır.
Va- Nu’nun bu kitabını, ( Nakıli) olarak nitelemesinin bizce, anlatılanların dışında başka bir sebebi olmalıdır. Ya, bir yabancı eser, mekanlar İstanbullaştırılarak, bütün isimler de harf kodu kullanılarak tercüme edilmiş, ya da dönemin fantezik hikaye ve tıbbi araştırmaları bir kaç yabancı dile sahip bir yazar tarafından dilimize uyarlanmıştır.
Bu kitap, Latin harfli Türkçe olarak basılmış kaçıncı kitaptır bilinmez. Ama bu kitaptaki hikayelerin, kadın cinselliği ve hastalıkları ( pek de hastalık sayılmaz ya!) üzerine , Latin harfli Türkçe dilinde yazılmış ilk hikayeler olma özelliği çok kuvvetli bulunmaktadır.Edebi bir değer içermeyen , dilin ve Türkçe gramer kullanımının da pek gözetilmediği bu kitabın, Mehmet Vala Nurettin tarafından niçin yazılmış olabileceği tarafımızca tahmin olunamamaktadır.
Gençlik eseri mi?
Tefrika yazarlığının üretkenliğine bir cevap mı?
Bir kaç yabancı dili konuşuyor ve okuyor olmanın bariz kolaylığı mı?
İç dünyasında fanteziyalar yaratmanın bir mahsulü mü?
Kolay para kazanmanın bir yolu mu?
Yoksa dönemin yayın dünyasının bir çılgınlığı mı?
Anlamak ve bilmek güç; ama bir yazı yıllar geçse de yazarını bağlıyor. Bir deli çıkıyor, haddi olmasa bile onu sorguluyor?
Niye?
Comments