top of page

Kırk yıl babasız kalmak’ a dair…

Kırk yıl babasız kalmak..

Babamızın 40’ıncı ölüm yıl dönümü ile kardeşimin Demirci’de mahalli bir gazeteye ilan vermesiyle başladı bütün süreç. Aslında ilki 2005 yılına denk gelen bir ilan daha vardı unutulmayan. Ancak bir yazı yazıp yayımlamak ve eşe dosta yazıyı dağıtmak bu ilana nasip oldu. Öyle ya, 40 yıl başka şeylere da hak kazandırıyor besbelli.

Sonra yazım üstüne sürekli bir iletişim sağlandı karşılıklı. Kimi zaman özne oldum, kimi gün ise bu yazının yüklemiydim. Yüklem yanımın ağır bastığı aşikardı; çoğu kimseyi hüzünlendirmiş, ağlatmıştım. Sanırım ilk ağlayan olarak kendimi de saymalıydım. Nerden çalıyordu o anlarda Gülden Karaböcek şarkıları bilmiyorum? Nasıl denk gelmişti, o yazımın yazıldığı anlara, o boğuk ses yapısıyla Gülden şarkıları. Aslında hiç de anlamsız değillerdi ama, olsun!

Yazımın ilk okuyucusu ta Amerikalarda mesken tutmuş bir arkadaşımdı. Bayıldığını ve ağladığını  yazdı.  Bu iletişim ortaya koyuyordu ki; bu yazı ağlatacaktı. O türden di yani..

Sonra başka bir arkadaşım daha katıldı kervana. Hatta bana kızarak; ” niye uyarı yazmadın; ağlama var içinde demedin” diye!

Anlaşıldı ağlanacaktı.

Sonra Andaç ağladı. Ağlamakla da kalmadı; yazdı da. Hem de babasını sollamaya heveslenen dizeler ve kelimelerle. Onun yazısı da ağlatanların üstüne karamela gibi geldi. Malumunuz, karamela tatlının ikinci tadıdır. Kendisi değildir. Tada tad katar, Andaç da acıya acı kattı. Beğenenler daha çoktu, onun yazısını..

Sonra ilgili ilgisiz ağlama sesleri duyuldu. Bir arkadaşım “tatlı tatlı ağladım” derken, ağlama şekillerine yeni bir kavramla katkıda bulunuyordu. Hüngür hüngür ağlamaktan da bahsedildi doğrusu, ama o tür ağlayanın sessizliği bile gürültülü iken bu tanımını hoş görüyorum. İlginç annesi de hüngür hüngür ağlamış, o bana biraz inanılmaz geldi.

Başka bir okur ” Kendimi ailenizin bir ferdi gibi addederek duygularınızı paylaşırım” türünden bir yorumla katıldı.Kimi yazıyı beğendiğini, kimi yazıya ağladığını söyledi. Kimi de bazı kavramları açmamı istedi;  “Demirci” neydi?

Kimi niçin resim yok dedi, kimi kısa .

Yani çoktu hakkında öğrenilmek istenen.

Sonra niye yazdın ki diye sorulmaya başlandı her zamanki gibi. Niye yazmayayım ki? Bana ne siz ağlamayın!

Velhasıl, ” Kırk yıl babasız kalmak”  yazım şimdiye değin yazılmış yazılarımdan en çok ağlatanı aoldu. Oysa ne varki o yazıda; siz daha okumadıklarınızla kalın!

Siz; daha çok ağlayacasınız…

Comentários


bottom of page