Her yeni yıl, bir yıl önce büyük ümitlele girdiğimiz bir meçhulün, yeni bir meçhule bağlanmasından başka nedir ki? Üste, bir yıl ihtiyarlamışızdır. Belki de yüzümüzün bir yıl evvelki canlı görünüşü, yeni çizgilerle buruşmuştur.
Falcıya, ıstırap ve sıkıntıdan ne zamam kurtulacağını soran zavallıya, falcının: ” Yedi yıl daha bu sıkıntıyı çekeceksin !” demesi üzerine ümit ve teselli dolu gözlerle: “Demek yedi yıl sonra kurtuluyorum öyle mi…Oh…” diyen faniye, gene falcının cevabı ne güzeldir: ” O zaman da bu sıkınyıya alışmış olacaksın…!”
Kaç yedi yılımız geçiyor fakat, durmadan yürüyen hayat, bizi bir şeye alıştırmadan nehre düşmüş bir saman çöpü gibi kendi cereyanı ile sürükleyip götürüyor.
Mideye hitap edenlerin dediği gibi: ” Bir tebessüm, bir kalem pirzoladan daha mugaddidir” demeyeceğim. Bir gülümseme, elbetteki yorgun,üzgün ruhlara esen ferahlatıcı bir rüzgardır.
Her gülümseme, yılın taşlı yollarında her dönemecin kolay dönüşüne bir işaret gibidir. Ama yılların nasıl da kolay geçiverdiğini görünce, gülümsemenin de çaresiz kalabileceğine inanmak ne acı!
İşte daha dün gibi ardımızda kalan yeni yıl teranelerinin üzerinden bu gün 45 gün geçtiğini görünce, şaşmak da acı değil mi?
Comments