Ankara Eğitim, Kültür ve Sanat Dergisi
Ankara İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün yılda 6 defa 2’şer aylık sürelerle yayımladığı Dergi’nin adı; Ankara Eğitim,Kültür ve Sanat Dergisi.
Künyesinden öğreniyoruz ki 12 yıldır yayın hayatında ve elimizdeki Mayıs- Haziran aylarına ait son sayısı da 67.nüshasına ulaşmış bulunmaktadır. Henüz Temmuz- Ağustos nüshası olmadığı için bu sayıya son sayı demek de abartı değil.
Normal sayılarının daha çok eğitim haberleri, kültür haberleri, okul haber ve çalışmaları verdiği Dergi’nin bu son sayısı “Özel Sayı” olarak hazırlanmış ve basılmış.
“Ankara” Özel Sayısı adını taşıyan Dergi, 144 sayfasının tümünü Ankara Tarihi, Ankara Kültürü, Ankara Hayatı, Ankara Sanatı, Ankara Mimarisi ve Ankara Folkloruna ayırmış.Doğrusu kapak sayfası da bu katılıma eşlik ederek muhteşem bir dizayn ile bu Ankara’nın içinde yerini almış.
Öncelikle Ankara İl Milli Eğitim Müdürü Kamil Aydoğan’ı ve Dergi’nin editörü Ayşe Berrin Varol’u bu güzel esere katkıları için kutlamak, bir Ankaralı olarak kendilerini tebrik etmek isterim. Hem Dergi’nin bunca yıl devamlılığını sağlayabildikleri için hem de bu son sayıyı “Ankara Özel Sayısı” olarak hazırlayıp çıkarttıkları için.
Özel sayının hazırlanmasında başka da bir gizli elin olduğunu, bu elin de “Ankaralı” mimar ve gezi yazarı Timur Özkan arkadaşımıza ait olduğunu da övünerek belirtmeliyiz.
Bir kaç yıl sonra değeri ve güzelliği daha iyi anlaşılacak olan bu Dergi’nin, Ankara kültür hayatında da büyük bir katkısı olduğuna inanıyorum. Özellikle Ankara üzerine yeni yayınlar yapmanın, Ankara tarihi üzerine araştırmalarda bulunmanın azaldığı hatta hiç olmadığı bir dönemde bu yayın büyük bir boşluğu dolduracak niteliktedir. Ankara üzerine koleksiyonları olan insanların da hiç ekinmeden koleksiyonlarına dahil edebilecekleri bir Dergi özelliği bulunmaktadır. Gerek kullanılan fotoğraf tercihleri gerek baskı kalitesi ve gerekse de mizanpaj çalışmasıyla da başarılı bir örnek olan bu Dergi’nin yazı ve yazar çeşitliliğine göz atmak gerekirse, şaşırmamak mümkün değildir.
Dr. Meral Dinçer’in “Ankara Kalesi”, Turhan Demirbaş’ın “Ankara’nın Tarihi Camileri”, Hakan Kildokum’un “Akköprü”, Ömer Türkoğlu’nun “ Sof”, H.İbrahim Uçak’ın “ Ankara Garı”, haluk Sargın’ın “ Ankara Evleri”, Kasım Kızılsu’nun “ Başkent Ankara”, Murat Özsoy’un “ Anıtkabir”, Timur Özkan’ın “ Direniş Yolu” ve “ Ankara Çiğdemi”, Necati Ekmekçioğlu’nun “ Milli Mücadelede Ankara”, Levent Boz’un “ Ankara Müzeleri”, Haldun Cezayirlioğlu’nun “ Başkent Ankara’nın Anıt ve Heykelleri”, Hülya Arpita Yaman’ın “ Ankara Kütüphaneleri”, Mehmet Fatih Koca’nın “ Tiyatro, Opera ve CSO”, Turhan Demirbaş’ın “ Ankara Parkları”, Necati Kazancı’nın “ Ankara’nın Dereleri”, Fuat Turan’ın “ Ankara’nın Florası”, Belkıs Ceyla Çetinsoy’un “ Ankara’nın Doğa Yürüyüşü Rotaları”, Serkan Akgündüz’ün “Ankara Folkloru”, Dr. Metin Özaslan’ın “ Seymenlik”, Gülçin Uysal’ın “ Ankaralı Olmak”, Füsun Uzunoğlu’nun “ Ankara Kedisi”, Eser Saka’nın “ Ankara Mutfağı”, Nuray Özener Değirmecioğlu’nun “ Ankara’nın Anıtsal Ağaçları”, Yalçın Ergir’in “ Yalnız Ağaç”, Savaş Sönmez’in “ Cebeci Ortaokulu”, Timur Özkan’ın “ Mimar Sinan’ın Eseri” adlı yazıları, Dergiye gerçekten birer can katmış.
Yazıların aralarına eklenmiş Ankara Şiirleri ve büyük Türk yazarlarının Ankara Anıları da birer soluklanma mevkii görevi üstlenmiş adeta.
Bu yazılardan birini Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun bir kitabından yapılmış alıntı süslüyor: Yakup Kadri’nin “2 Temmuz 1921” tarihini koyduğu bir yazısı bu:
“ Dünyanın hangi şehri burası kadar merak ve tecessüsü çekerdi? Bugünkü günde siyaset aleminin Londra ve Moskova gibi üç büyük ve önemli merkezinden birisi de bence Ankara’dır.Hatta son zamanlarda burası Moskova’dan ve Londra’dan daha çok önem kazandı. Avrupa ve Amerika gazetelerinden herhangi birini açınız, görürsünüz ki, en çok adı geçen memleket Anadolu ve onun merkezi Ankara’dır”
Yine bir başka soluklanma mevkiimiz, Müge Canpolat Yanardağ’ın “ Ankara’ya Tutunmak” adlı yazısında yer alıyor. Anadolu topraklarında ataları yetişmiş Yunanlı şair Kontantinos Kavafis bizi uyarıyor:
“Yeni bir ülke bulamazsın, başka bir deniz bulamazsın.
Bu şehir arkandan gelecektir.
Sen gene aynı sokaklarda dolaşacaksın,
aynı mahallede kocayacaksın;
aynı evlerde kır düşecek saçlarına.
Dönüp dolaşıp bu şehre geleceksin sonunda.
Başka bir şey umma-
Ömrünü nasıl tükettiysen burada, bu köşecikte,
öyle tükettin demektir bütün yeryüzünde de.”
Ankara’yı anlamak için bu soluklanan yazılar bile yeterli aslında. Yakup Kadri de Kavafis de sevdalandıkları kentleri anlatıyorlar..
Ankara Eğitim, Kültür ve Sanat Dergisi’nin son sayfaları ise “ Ankaralı Olmak” başlıklı anonim bir yazıya ayrılmış.Biraz da bunca yazının arasında naif bir şeyler arama adına konmuş gibi. Ama şimdi Ankarayla yolu kesişmiyenlere bile birazcık bir avuntu götürecek türden.
Diyor ki; “ Bir zamanlar Ziya Gökalp Caddesi’nin ve GMK Bulvarı’nın orta şeridinin sadece Belediye otobüsleri için “tercihli yol” olduğunu biliyorsanız; Ankaralısınız!.
Ya da, Kızılay’ın iki katlı tarihi binası yıkılmadan, önündeki büfede Kızılay Maden suyu içmişseniz; Ankaralısınız!
Yaklaşık 40 soru sizi bekliyor. Ankaralı mısınız, soruyor..
Comments