top of page

Hızırelleziniz kutlu olsun.


Aslında unutmuş değildim, Ahmet Birim arayıp “günün önemine binaen bir bilgi alalım” demese de bir şeyler yazacaktım. Ancak belki günün biraz daha yorgun vakitlerine düşerdi yazmam. Öyle ya bu vakitler bugünlerde pek oturulup yazmaya müsait değiller. Sözü edilen vakitler, ayakta kalıp bir şeyleri o raftan bu rafa taşımanın telaşını taşımalılar.

 Küçüklüğümden kalan söylenişiyle hızırellezdi. Yöresel deyimin çok daha anlamlı olduğu inancının yıllar içinde kaybolmadığına tanığım. Çocuklar hala hızırellez mi diyor Demirci sokaklarında bilmiyorum. Çünkü yıllar var ki, Mayıs ayının bu vakitleri Demirci’de olamadım. Oysa o küçük kasabanın en şirin anlarıdır, çocukların da en çok bekledikleri dönemdir Mayıs’ın bu ilk başı, yani Hızırellez. Biz çocukların kısa pantolon giymeye başladığımız gündü. Artık yaklaşık 5-6 ay şortlarımız ve kısa pantolonlarımızlaydık. Niye sevinirdik o kadar çocuklara sormak gerekir. Yaşasın dı; hızırellezdi, yaşasın dı kısa pantolon günüydü.

Galiba yaza merhaba demenin ilk tümcesiydi, giyilen şortlar. Hatırlıyorum da ne kadar da kıskanç olurdu anneler giydirmemek için! Üşüyeceğimiz korkusu sarardı onları. Bizleri ise düşemeyeceğimiz korkusu. Ya bu dizlerimiz!

 Şimdilerde, “haydi bakalım kısa pantolonlar fora” diyemiyoruz. Çünkü her mevsimin giyilir bir giysisi oldu bu şortlar. Yine de erkekler için bir zamanı varsa da!

  Elbette hala bazı yörelerde adı Demirci olmasa bile yeni Demirci’ler ve Demircililer vardır diye düşünüyorum.

 Değişmeyen Demirci yok mu peki? Elbette var, vardır. Muhakkak birkaç gül ağacının altına küçük taşlardan evler barklar yapacaktır annem. Kimi yuvarlak taşlar arabalar, gemiler, uçaklar olacaktır hala. Önünde küçük çubuklar dikili olanlar ise yazlık yerine sayılacaktır, hızırellez dilekleri arasında. Sonra yeşillikler ellenip, yüze sürülecek, ayaküstü bir dua orada yeşilliklerle paylaşılacaktır.

 Bugün adını artık pek net hatırlayamadığım, mümkündür ki ” Çağlak” diye bildiğim o sular arasındaki yeşil örtülü hızırellez kutlama mesir alanı şimdi ne haldedir. Yumurta kabukları çıkar mı kazısak toprağın biraz altını? Ya zeytin çekirdekleri? Elimize tutuşturulan pidelerden kalanlar mı olmuş mudur? Ya düşüp dizimizi kanatan taşlar da kan izlerimizi sürebilir miyiz?

Ne bileyim? Hızırellez deyince aklımın bir ucundan bu pırıltılar uçuverdi.

 Ne fark eder ki, ha hızırellez, ha hıdırellez, ha hıdrellez?

 Ben Hızır ve İlyas Gününüzü kutluyorum. Anamın dileklerinin de kabul olmasını diliyorum.

  ( Hıdırellez) Hıdrellezin anlamı;

  Hıdrellez çok eski çağlardan beri yazın başlangıcı sayılan ve Miladi takvimde 6 Mayıs gününe rastlayan bir gündür. Daha ziyade Anadolu ve Balkan Türkleri arasında bilinmektedir. Eskiden Hızır günü de denilen Hıdırellez, halk arasında Hızır Aleyhisselam ile İlyas Aleyhisselam’ın bir araya geldiği günün anısına kutlanmakta olup, Hızır- İlyas bileşik kelimesinin halk arasında telefuzudur. Miladi takvimdeki 6 Mayıs tarihi rumi takvimde 23 Nisan gününe tekabül etmekte ve öteden beni bu tarih yazın başlangıcı sayılmaktadır.

            Nitekim bizde eskiden yıl pratik olarak ikiye ayrılmış olup 23 nisan (6 Mayıs9 dan 26 Ekim (8 Kasım9 a kadar süren 186 gün Hızır günleri adıyla yaz mevsimini; bu tarihten tekrar 23 nisan (6 Mayıs) a kadar devam eden 179 gün de Kasım günleri adıyla kış mevsimini meydana getiriyordu. Kayıklar hıdırellez günü suya indiriliyor, işçiler Hıdırellezden 8 Kasıma kadar tutulurdu.

           Baharın ya da yazın gelişi, dünyanın neresinde olursa olsun tarihin ilk çağlarından beri önemli bir olay olarak kabul edilmiş, insanlar bunları çeşitli ayin ve törenlerle kutlamışlardır. Örneğin; Paris Louvre Müzesindeki Boğazköyden gitme Hitit tabletlerinde, Purulli denilen bahar ayinlerinden bahsedilmektedir. Nitekim Orta Asya’da da bir çok Türk Kavmi arasında Baharı ve yazı kutlama ayinleri yapılmaktaydı.

             Hıdırellez Merasimleri;

               Türklerde Hıdırellez Merasimleri Anadolu Selçukluları zamanında gelenekleşmeye başlamış Osmanlı İmparatorluğu döneminde ise çok yaygın bir şekilde kutlanmıştır.

             Anadolu dışındaki, özellikte Balkan Türklerindeki Hıdırellez Merasimleri hakkında pek fazla kaynak olmamakla beraber, buralardaki kutlamalarında Anadolu’daki Merasimlerden pek farklı olmadığı söylenebilir.

           Mesela Doğruca’daki kırım Türkleri arasında Hıdırellez adı verilen bir bayram 6 mayıs günü kutlanır. Bu günde kurbanlar kesilmekte her evde özel yemekler yapılarak yeşillik bir yerde topluca yenilmektedir. Yemekten sonra Allah’a dua edilmektedir. Çünkü Hıdırellez de yapılan duanın kabul olunacağına inanılır.

          Yine Makedonya’da yaşayan Türklerinde bu bayramı Edirlez veya Herlez adı altında kutladıkları bilinmektedir.

         Yugoslavya’nın Kosova bölgesindeki merasimler ise daha çarpıcıdır. 5 Mayıs gününden itibaren kutlanmaya başlanmakta, şehir, kasaba ve Köy civarındaki yeşillik alanlara sabahın erken saatlerinden itibaren toplanılmakta, genellikle akarsu ve göl kenarları ile bir türbe yanı tercih edilmektedir. Buralarda yenilip içilerek eğlenilmekte, türbelerde adaklar adanmaktadır. Akşam dönülürken ağaçlardan yeşil dallar kesilerek bir kaynaktan alınan suda bu dallar kaynatılıp, çocuklar bu suyla yıkanmaktadır.

            Yurdumuzdaki hıdırellez adetleri ise başlı başına bir kültür dür. Hıdırellezin yaklaşmasıyla çoğu evlerde hazırlıklar yapılır. Hıdırellez günü Hızır Aleyhisselam’ın uğrayacağına inanılarak her taraf temizlenir. Yeni giysiler alınır. Hıdırellez günü yapılacak dua ve isteklerin kabulü için sadak verilir. Ve kurban kesilir.

             Hıdırellez günü Hızır’ ın ağaçlık ve yeşillik yerlerde dolaşacağına inanıldığı için halk buraya akın eder. Halkın buralardaki  merasimlerdeki davranışlarını da birkaç kısımda incelemek mümkündür.

1- Şifa ve sağlık talebine yönelik inanç ve adetler:

 Trabzon, Yozgat, Balıkesir, Erzurum ve Diyarbakır yöresinde kuzu kesmek adettir.

Bunun sebebi Hızır’ ın gezdiği, ayağını bastığı yerlerde yayılan kuzuların insanlara şifa ve sağlık vereceğine inanılır.

            Bundan başka Bergama, Balıkesir ve Trabzon çevresinde kırlardan toplanan birtakım çiçeklerle  otlar kaynatılarak şifa niyetine içilmektedir. Bu suyu kırk gün müddetle güneş doğmadan göze sürmenin gençlik, güzellik ve zindelik vereceği söylenmektedir.

             Başka bir adet de Hıdırellez gecesi kişilerin kendi eşyalarından birini ya da saçından , sakalından kestiği kılları bir elbise parçasına bağlayıp dua okuyarak gül dalına asmalarıdır.

             Bazı yörelerde de şifa ve nazardan korunmak amacıyla ateş yakılarak üzerinden atlanmaktadır.

 2- Bolluk ve Bereket Talebine Yönelik İnançlar :

             Bolluk ve bereket talebine yönelik inançları Hıdırellez kutlamalarının en baris örneği teşkil eder. Hıdırellez gecesi, Hızır’ ın yeryüzünde gezdiği ve dokunduğu yerlere bolluk ve bereket bahşedeceği inancı çok yaygındır . Bunun için bereketlenmesi, sıkıntı çekilmemesi istenilen yiyecek, mal, para vs. nin bereketlenmesi dileği ile birtakım yollara başvurulur. Mesela, yiyecek ve içecek kaplarının ambarların, para keselerinin ağzı açık bırakılır.

              Bursa civarında ev halkı birer parayı işaretleyip bir çanta içine koyarak gül dalına asar veya koyarlar. Hızır gece gül ağaçlarının dibinden geçeceği için bol bol bereket yağdıracaktır. Ertesi sabah herkes çantadan kendi parasını alarak  cüzdanına koyarsa para sıkıntısı çekmez.

             Hıdırellezin içtimai yönü bakımından en ilginç uygulaması ise bir evde fakirlere yemek yedirmedir. Fakirlere ne kadar çok yemek yedirilirse, o eve daha çok bereket yağacağına inanılmaktadır.

             Bunlardan başka, yoğurulan hamurun taşmasına, bahçedeki yeşil soğan yaprağına iki iplik bağlanarak  soğanın büyüyen yaprağına göre bolluk olup olmayacağına dair inançlar vardır.

 3- Mal, Mülk ve Servet Talebine Yönelik İnanç ve Adetler:

           Bu konuda da yaygın adetler mevcuttur. Bunun için neye sahip olunmak isteniyorsa, onun küçük bir modeli yapılarak Hıdırellez gecesi evin bahçesine konulur. Böylece dilekler Hızır’ a iletilmiş olur.

             Bu hususta en çok başvurulan yöntem ise şudur; ulaşılmak istenen mal ve servet talepleri bir kağıda yazılarak, akarsuya ve denize bırakılmasıdır.

 4- Talih Açmaya, Kısmet Talebine Yönelik İnanç ve Adetler:

             Memleketimizin çoğu yöresinde küçük farklarla buda şöyle olmaktadır. Hıdırellez gecesi genellikle genç kız ve kadınlar küpe ve yüzük gibi eşyalarını bir çömleğe koyarlar. Gömleğin içine su doldurularak veya yeşillik konularak, çömlek bir gül ağacının dibine bırakılır. Hızır Aleyhisselam inanışa göre oraya uğrayarak ve herkesin niyetinin karşılığını verecektir. Hıdırellez sabahı, çömlek sabah erkenden alınarak bir evde toplanılır. Küçük bir kız çömlekteki eşyaları teker teker çıkarır. Bu sırada söylenen manilere göre o eşya sahibinin talihi belli olur.

          Bu anlatılanlar kadar  olmasa da hıdrellez hakkındaki inançlarda şu şekilde özetlenebilir :

             -Hıdrellez günü güneş doğmadan yataktan kalkmayanın işleri ters gider, yahut hastalanır.

            -Hıdrellez günü işe gidilmez uğursuz gelir.

            -Hıdrellez günü salıncakta sallanmayanın beli ağrır.

            -Hıdrellezde meyve vermeyen ağaçlar balta ile korkutulursa meyve verir.

            -Hıdrellezde ev işi yapan hamile kadınların çocukları sakat doğar.


hizirellez-gulu

Son Yazılar

Hepsini Gör

Hızırellez

Bugün Hızırellez. Öyle diyor takvimler. Bugün hıdırellez, öyle diyor günler. Aylar, mevsimler. Bugün Hızır günü, öyle diyor otlar,...

Comments


bottom of page