Saman kâğıdından bir defter yaprağı elimdeki. Küçük defter boyutundan. Uçları yitmiş ve kenarları biraz daha sararmış. Ortadan katlı ve yine o hizadan da birkaç santim yırtık. Bir ucu da kopuk.
Kâğıt yatay tutularak yazılmış ve çizilmiş üzerindekiler. Benim yazım, benim çizgilerim. Sanırım, “Ders Programı” yapmışım el yazımla. O heyecanla!
Aşağıya doğru inen birbirine paralel beş çizgi, hafta içi günlerini oluşturmuş. Pazartesi, Salı, Çarşamba, Perşembe ve Cuma.
Yatay sayfanın ilk çizgisi ile kağıt başlangıcı arasında kalan kolonun başına ise “ saatler” yazılmış. Yazılmış ama yalnızca belirli bir dersin saatleri işaretlenebilmiş yalnızca. Bunun dışında hiçbir şekilde ders saatleri bilgisi yok ne yazık ki !
Hep tükenmez kalem görmüş bütün bu işleri. Mavi bir tükenmez kalem. Acep o zamanların pek kullanılır olan şeklinden mi? Hani kendisi koyu sarı, kapağı mavi renkli olandan.
Pazartesi gününün dersleri sıralanmış alt alta: Kompozisyon, Kompozisyon, İstatistik, İstatistik, Almanca, Almanca.
Nedense yalnızca Almanca Derslerinin yanına, ders saatleri yazılmış; 15.30 ve 16.20 olarak.
Salı gününün dersleri ise şöyle: Hukuk, Hukuk, Hukuk ve İstatistik. Ayrıca altta Almanca, Almanca da var ama nedense üzerleri kalınca bir çarpı işaretiyle çizili. Ders saatleri de yok.
Çarşamba gününe ait dersleri belirtmeden önce, programın ilk ders saatinin hizasında ders olmadığını gösteren bir çizgi ( -) ilgimiz çekiyor. Sonra peşi sıra; Siyaset Bilimi, Kompozisyon, Kompozisyon, Sertifikalı Daktilo, Sertifikalı Daktilo olduğunu görüyoruz.
Perşembe gününün ilk ders saati de bir çizik (-) yemiş. O saatte de ders yokmuş yani! Sonra, Siyaset Bilimi, Sosyoloji, Sosyoloji, Sertifikalı Fotoğrafçılık, Sertifikalı Fotoğrafçılık şeklinde sıralanıyor. En altta yine Almanca var. Ders saati de 15.30 ve 16.20 olarak önce yazılmış ama üzeri yine ince de olsa bir “çarpı” yemiş.
Sıra Cuma’da. Yine ilk ders saati hizasında bir çizik (-) görmekteyiz. Sonra Almanca, Almanca, Sosyoloji, Sertifikalı Daktilo, Sertifikalı Daktilo yazılı.
Hani sayfanın “ kopuk” kısmı vardı ya! İşte belirttiğim sayfanın o “ kopuk” kısmı da tam Almanca, Almanca yazılarının yanından olduğundan, tahminimiz odur ki, saat bilgileri yitirilmiştir.
Yoksa her defasında özenle belirtilmiş bu bilgiler niye olmasın ki?
Evet, anlaşılıyor ki bu ders programı, benim üniversiteden ( hadi diyelim ki Yüksek Okuldan) ilk yılıma ait ders programımdır. Düşünüyorum da hayatımı nasıl etkilemiştir bu program. Çalışmamı, yememi-içmemi. Nasıl taşımışımdır yanımda, kim bilir?
Nerden baksan yaklaşık 40 yıllık. Nerde, niye saklamışım, bilmiyorum. Ya da bir huy işte bu, bazı şeyleri, bazı insanlar saklıyor. Niye yarayacak sa!
Üniversite öğrenimimin ilk yılı dedik ya, nasıl anladınız diyen olursa diye yazıyorum.
Yaşanmışlıklarım içinde asla unutulmayanlar arasında, üniversite hayatımın ilk dersini Emin Özdemir Hocamdan almış olduğum bulunmaktadır. İşte onun için bu program ilk yılın, ilk dönemine aittir. Derslerin de kolaylığına bakar mısınız?
Okul hayatımız bir pazartesi günüyle başlamış olmalıdır. Ve o günün ilk dersinde de, Lise öğrenimimiz boyunca kitaplarına aşina olduğum Emin Hoca, karşımıza çıkıvermiştir. Narin, nazik ve kibar yapısıyla. Özgün cümleleri ve davranışlarıyla.
Unuturmuyum!
Yıl 1975, Eylül ayı.
Yıllar her şeyi eskitiyor. Dersleri, kitapları ve programları. Hatta insanları. Anne, babaları.
Bugün küçük oğlum Andaç Baran, Üniversiteden mezun oluyor. Onun mezuniyet töreni için İstanbul’dayım. Dünkü çocuklar, kocaman adam oldular. Binlerce anıya hayat verdiler, renk kattılar. O kadar çok anıları var ki bende her birinin. Andaç’ın da.Üniversiteyi kazandığını öğrendiği anda ki, refleks, mutluluğu ve heyecanı bile beş yıllık olmuş.
Hayret!
Her şey eskiyor. Zaman dayanıyor, eskitiyor.
Ne ola ki senin üniversite ders programın?
Comentarios