El Emeğile Demirci…
Bugün bu başlığı bu imla ile böyle mi yazarım, bilmiyorum. Ancak başlığa da hiç bir şekilde müdahale etme şansım yok zaten.
“El Emeğile Demirci”, 1955 yılında, Demirci Şehir Güzelleştirme Cemiyeti tarafından yayınlanmış ve kapaklar dâhil 12 sayfa tutan bir broşürün adıdır.
İstanbul’da Baha Matbaasında bastırılmış ve boyutları ise, 18,6 x 13,5 cm’dir.
Dış kapak, “Demirci Güzelleştirme Cemiyeti”, “El Emeğile Demirci”, “Baha Matbaası adı,adresi “ve İstanbul 1955 ibarelerini taşımaktadır. Niçin İstanbul^da basılmıştır bilmek mümkün değil!
İç kapak ise boş bırakılmış. Üçüncü sayfa, Önsöz’e ayrılmış. Bu önsöz’ü aynen sizlerle paylaşmak istiyorum. Çünkü broşürün niçin yayımlandığının ve şimdiye değin hiçbir yazımızda değinmediğimiz “ Demirci Şehir Güzelleştirme Cemiyeti” nin izlerini bu yazıda bulacağız.
“Tarihin başlangıcından beri insanlar çalışmalarını birleştirmişler, böylece sosyal hayatı daha mümkün bir hale koymuşlardır. Bu vadide bilhassa kendi milletimizi zikrederken, onların bize bıraktığı asırlar ötesinde vücuda gelmiş camiler, sağlık evleri,hanlar, hamamlar,köprüler,kervansaraylar, göğüslerimizi kabartıyor. Bu eserleriyle onları hayırla anıyoruz.
İşte, Demirci Şehir Güzelleştirme Derneği de bu şuur etrafında bütün kasabalılarını toplamış, kendi çapında, oldukça büyük eserlere sahip olmuştur. Atalarımıza muvazi, ayni gayeye matuf bu eserler, köylü ve kasabalı bir avuç Demircililerin teriyle yoğrulmuş, omzuyla taşınmış, kuvvetli bir azim, maddi manevi her türlü yardımla birer birer vücuda getirilerek gelecek nesillere örnek bırakılmıştır.
Bunlar:
1- Yaraltı Köprüsü,
2- Ortaokul,
3- Sağlık Merkezi,
4- Verem Paviyonu,
5- Talebe Yurdu,
6- Erkek Sanat Enstitüsü ( yapılıyor)
Sırf Demircililerin kendi gayretiyle meydana getirilen bu mütevazı eserler resimleriyle dostlarımıza küçük bir broşür halinde ithaf olunmuştur.
Demirci Şehir Güzelleştirme Cemiyeti- T. T 1944”
Bu önsözden almamız gereken bazı mesajlar vardır. Teşekkül Tarihi 1944 yılı olan Demirci Şehir Güzelleştirme Cemiyeti, ilçemize kavuşturulmaya çalışılan 6 eserin yapımına, yine halktan temin ettiği maddi destekler ile katkıda bulunmuş, öncülük etmiştir. Detayları iç sayfalarda resimlerle de tek tek izah olunan, hatta maddi tutarları dahi net olarak ifade oluna bu katkılar esnasında asıl hedefin, ataların bıraktığı eserler ile övünmek değil, “ gelecek nesillere yeni örnekler bırakmak “ olduğu ifade olunmaktadır.
Muhtemelen matbaa yönetimi tarafından kaleme alınmış olan bu “ Önsöz” ün, o yıllardaki Demirci ve Demircilik ruhunu tam yansıtmadığı, yansıtamadığı ortadır. İddiamız odur ki, bu Önsöz, bir hemşerimiz tarafından kaleme alınmamıştır. Bu savımızı kuvvetlendiren ifadelerin ilkini, yazının ilk paragrafının, devrin bir çok yazısında rastlanan pek bilindik hazır bir yazı kalıbı oluşunda aramak gerekmektedir. Keza diğer örnekleri, yazı içinde “Cemiyet” yerine “Dernek” kelimesinin kullanılmasından, hemşeri kelimesi kullanılabilecek iken “ kasabalılar” ifadesinin tercih edilmesinden , “köylü ve kasabalı bir avuç Demircililerin” lafzı geçen cümlenin yöremizde pek kullanılmayan bir tabirler içermesinden, Sağlık Merkezinin kitabesinde yazılan yazılardan alıntı yapılmasından ve pek tabii ki, bu mütevazi eserlerin resimleriyle “ dostlarımıza” ithaf olunmasında aramak gerekir. Keşke bir hemşerimiz kaleme almış olaydı ki!
Ancak herşeye rağmen, dönemin çabalarını göstermek, kent dayanışmasına örnek olmak adına broşürün tarihi değeri ve önemi inkar edilemez niteliktedir. Bu anlamda belki de ilk ve tek örneğimizdir.
Broşürü sayfa sayfa incelemeye devam edelim:
Broşürün dördüncü sayfası da boş bırakılmıştır. Devam eden sayfa, Yaraltı Köprüsüne ayrılmıştır..
“Yaraltı Köprüsü- 1944- 1945: Cemiyet kurulduğu zaman ilk olarak senelerdir temel tutturulamayan Yaraltı Köprüsünü ele aldı. Vilayetten getirilen mühendislerin (200.000) Liraya keşfettikleri bu köprü Demircililerin sırf kendi gayretiyle ( 55.000) Liraya resimde görüldüğü gibi vücuda getirildi. Bir sene gibi kısa bir zamanda yapılan bu köprü el emeğinin çabucak bir eser halinde nasıl tecelli ettiğini gösterdi ve hamiyet duygularına tercüman oldu.
Altıncı sayfa Orta Okula ayrılmıştır.
Orta Okul- 1946-1948: Demircilerin ve onların kurduğu Cemiyet, köprüden sonra ilim yuvalarına el attı. Azimle çalışarak iki sene zarfında ( 90.000) Lira sarfıyla Ortaokulunu yaptı.
Yedinci sayfa, Sağlık Merkezi’ ne ayrılmıştır.
Sağlık Merkezi: Kitabesi; “ Taşı, köylü, kasabalı bütün Demircililerin sırtı ile taşınan, harcı, onların alın teri ile yoğrulan bu sağlık yuvasının temeli, 26 Mart 1952 günü atılmış, kuvvetli bir azim, sonsuz bir hamiyet ve ahenkli bir çalışmanın neticesi olarak, 30 Eylül 1952 günü inşaatı ikmal edilmiştir. Ecdadımızın ayni gayeye matuf muazzam eserlerinden alınan ilham ile inşa edilen bu mütevazı bina gelecek nesillere ithaf olunmuştur.”
Sekizinci sayfa Verem Paviyonu’na ayrılmıştır.
Verem Paviyonu: Bu şifa yurdu da Demircililerin ve Devletin elele vermesiyle ( 50.000) Lira sarfedilerek 16 Nisan 1953 günü temeli atıldı ve 15 Eylül 1953 günü ikmal edildi.
Dokuzuncu sayfa Hıfzı Evi talebe Yurdu’na ayrılmıştır.
Hıfzı Evi Talebe Yurdu 1954: Demirci Fatihi Hacı Babai Veli Türbesinin yanında bulunan bu küçük bina köy ve civar kasabalardan gelecek talebeler için ( 20.000) Lira harcanarak inşa edildi.
Onuncu sayfa ise Erkek Sanat Enstitüsü’ne ayrılmıştır.
Erkek Sanat Enstitüsü 1955: Yukarıda resmi görülen bu san’at ve ilim yuvasının inşaatına devam edilmektedir. Halen ( 150.000) Lira sarfedilmiştir. İnşaatın çatısı atılmak üzeredir.
****
Bu alıntılarımızın çok güzel siyah beyaz çizimlerle süslendiğini belirtmemize gerek yoktur. Ancak niçin fotoğraf kullanılmadığı bir soru işareti oluşturmaktadır. Çizimleri yapan sanatçının “ M. KOCAEFE” olduğu, her çizimin altında yer almaktadır. Bu sanatçı Demircili midir?
Onbirinci sayfa ise “ Son Söz’e ayrılmış bulunmaktadır.
Son Söz’ün kalemi de, bir hemşerimizin anlattıkları üstüne kurgu yapmış bir yabancıya ait gibidir.
“Bunların sonunda civar kasabalardan talebe celbedebilmek için bir de talebe yurdu yaptırılacaktır. Bütün bunlar, Demirci’de yardımlaşma şuurunun esaslı surette yerleşmesinde ve vazife tevdi edilen insana güvenle bağlanmadan meydana gelmişlerdir.
Çünkü Demirci, 1950’de oldukça büyük bir felaket geçirmiş 500 ev, 140 dükkân, amansız alevlerle kül olmuştu. Fakat Devletin manevi olduğu kadar maddi yardımları ve Demircililerin nefsine itimadı, 500 ev ve 140 dükkânı yeniden inşa ettiği gibi, müşterek arzuları gerçekleştirmek için bu zikrettiğimiz eserleri de meydan getirdi.
Ve yine bütün bunlar hamiyetli Demircililerin zenginse; binlikleriyle, fakirse; elemeğiyle, köylüyse; eşya ve gönül emeği ile yapıldılar. Onun için öğünülse yeridir.
Demirci Şehir Güzelleştirme Cemiyeti T.T 1944”
Evet, gerçekten öğünülse yeridir. O yıllarda kurdukları Cemiyetleri ile Demirciyi bugünlere taşımışlardır. Bugün için isimlerini tek tek bilememek, bulup yazamamak bir handikabımdır. Ama o konuda da bir şeyler bulup, yazmaya hevesimiz artmaktadır.
Görülüyor ki, bugün bir eğitim kampüsü gibi görülen ve adlandırılan Demirci’nin temelleri 1950’li yılların başında, muhtemel ki, Cemiyetin çalışmalarıyla atılmış. Uzak görüşlü, çalışkan ve hamiyetli bu insanlarımızı bugün şükranla anmanın zamanıdır. Onlar Demirci’nin bugünkü tuzunda, tadındadırlar. Yollarında, pazarındadırlar. Okullarında, yurtlarındadırlar. Hastanemizin kapısında, köprümüzün üzerindedirler. Evlerimizin bir köşesindedirler.
Anılarını yaşatmak bize düşmez mi?
Comments