Bundan 10-15 yıl önce kadardı. Tesadüfen öğrendiğim bir adrese ziyarete gitmiş, beklemediğim kadar da büyük heyecanlar ve mutluluklar yaşamıştım.
Her şeyden önce çok büyük bir öğretmen ile tanışmış, onun büyüklüğü yanında ezilmiştim.İtiraf etmeliyim ki o yaşta ilk kez kendimi bu kadar yetersiz ve bilgisiz hissetmiştim.
Turgut Kavraal gittiğim bu küçük mekanın büyük adamıydı.Herşeyinin içinde ve başında olduğu bir dünya yaratmıştı. Kocaman bir müzeydi burası; Eğit-Der Müzesi.
Ankaranın Sokollu Semtinde küçük bir apartmanın, sanırım 4 küçük odalı bir dairesi müzeye dönüştürülmüş, adeta bir eğitim dünyası yaratılmıştı.
Turgut Kavraal, o kendisine özgü sesiyle ve vurgularıyla her şeyi detaylarına kadar anlatmış, bana bir Türkiye Eğitim Tarihi portresi çizmişti. Bilmeyerek de yüzüme cahilliğimi vurmuştu.
İşte o cahilliğimi hissetmem beni başka kulvarlara yönlendirmiş, için için alevlenen Köy Enstitüleri sevdama yeni bakış açısı kazandırmıştı.
Köy Enstitüsü mezunu bir öğretmen ile ilk karşılaşmam değildi elbet. Ancak, Köy Enstitü mezunu bu denli heyecanlı, bu kadar dinç ilk öğretmendi benim için. Yaşlıydı belki ama, dinçti. Susmayacak kadar anlatan bir cevher vardı içinde.
Sonra bir kaç kez daha gittim yanına. Her defasında adımı hatırlayarak karşıladı beni.
Son gidişim yıllar önceydi. Belli ki henüz cep telefonları yoktu. Müze kapalıydı. Ancak kapıda onun ev adresi ve ev telefonu yazılıydı. Gitmişken hem onu görmek, hem müzeyi bir kez daha gezmek adına kendisini yakındaki bir postaneden aradım. Gelip gelmeyeceğini sormak adına. Sanırım eşiydi, hasta olduğunu evde bulunduğunu söyledi. Ona rağmen gelmek beyanında bulunmuş, bu kez de ben bir başka seferde gelme temennisiyle gelmemesini istememiştim.
Bir daha gittiğim de ise, müze taşınmıştı. Kimse nereye taşındığını da bilmiyordu. Duyumlarım üzerine Turgut Kavraal Hocanın rahatsızlığının arttığını da bildiğimden kendisini de arayamamıştım. Ne yazık ki bu kez telefonu da yoktu.
Olmadı; kendimi kendisinin yanında oldukça küçük gördüğüm Turgut Hocayı bir daha göremedim.
Sonra bir karanlık dönem oldu hatırlayamadığım. Niçin peşini bıraktım tüm bu takiplerin bilmiyorum.
Bir kaç yıl önce, Turgut Kavraal Hocanın vefat haberini aldım. Ama çok önceye aitti bu haber. Neler hissetiğimi ifade edemem. Daha çok pişmanlık ve en çok da ihmalkarlık.
Sonra Müzenin peşine düştüm. Müze yoktu. Müze kaybolmuştu. Araştırmalarım, sorgularım cevapsız kalıyordu. Sonunda bulabildiğim iki yetkilinin cevapları ise içler acısı. Henüz ben de kayıtlı olan bu cevapları isimleri ve zamanları kullanarak vermek, durumu daha da üzücü bir hale getireceğinden yazmaktan çekiniyorum.
Keşke Turgut Kavraal Hocam ayakta olsaydı. Keşke nice cahiller kendini bilseydi.
Keşke bu müze yıkılmasaydı, kapanmasaydı. Keşke kimselere devredilmeseydi.
Daha da üzücü olanı, eğer yanlış değilse dağılmasaydı. Biliyorum, Turgut Kavraal Hocam başta olmak üzere nice insan bu müzenin can bulması için muhakkak çok emek verdiler. Lakin bugün gelinen noktada, yok olmasına kimse emek vermemiştir. Çok yazık.
Aşağıda okuyacağınız 2002 tarihli metin şimdi yerinde yeller esen Eğit -Der Müzesi’nin bir özür bildirgesi gibidir.
Gözü yaşlı okumak için başka bahane aramamalıdır. Umarım birileri çıkar da ; o malzemeler bende der de; Turgut Kavraal Müzesi’nin kurulmasına ilk adımı atar. Asıl göz yaşı, o an akmalıdır!
Eğit-Der Eğitim Özel Müzesinin Günümüzdeki Durumu ve Çalışmaları
Milli Eğitim Bakanlığı, özellikle Kültür Bakanlığının İlgili Genel Müdürlükleri’nin çok değerli katkıları, Çankaya Belediye Başkanlığı’nın destek ve yardımlarıyla kurulmuş, yardımsever eğitimcilerin ve vatandaşların bağış ve armağanları ile gelişmesini sürdürmektedir.
Eğit-Der Eğitim Müzesi’nin çalışmalarında çağdaş, oluşum ve gelişmelere koşut olarak bir yol izlenmekte, özellikle demokratik örgütlenme ile ilgili belge, bilgi kitap ve nesnelerin araştırmacılara ve ilgilenenlere sunulmasına özel bir önem verilmektedir.
Üniversite bitirme tezlerini müzemizden yararlanarak hazırlamak isteyen öğrencilere, asistanlara ve öğretim üyelerine gerekli her türlü kolaylık gösterilmekte bu konuda başarılı çalışma örnekleri giderek çoğalmaktadır.
Eğit-Der Eğitim Müzesi uluslararası düzeyde de gittikçe artan bir ilgi görmektedir. Özellikle Almanya, Hollanda, Danimarka ve Fransa’daki eğitimciler, Eğitim Sendikası üyeleri, Eğitim Müzeleri, bilim adamları, müzemizle ilgilenmekte, uygun konularda işbirliği yapmakta karşılıklı görüş alışverişi sağlanmaktadır. Bu işbirliği çerçevesinde Almanya Köln Nippes Müzesi profesörleri zaman zaman müzemizi ziyaret etmişler, müzemizden elde ettikleri bilgi, belge ve fotoğraflardan yararlanarak (Das Bild der Erziehung in der Türkei und in Deutschland) = (Türkiye’de ve Almanya’da Eğitimin “Genel” Görünümü) adında bir de kitap yayınlamışlardır.
Eğit-Der Eğitim Müzesi’nin tanıtma çalışmaları çerçevesinde Televizyon kanallarında ve radyolarda konuşmalar, söyleşiler yapılmakta, bu arada müzeden görüntüler sergilenmektedir. Bu çalışmalara ek olarak, Kültür Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü’nce, Eğit-Der Eğitim Müzesi’nden sağlanan bilgi, belge ve fotoğraflardan yararlanılarak -Köy Enstitüleri-adında lüks baskılı, büyük boy bir kitap yayınlanmıştır.
Eğit-Der Eğitim Müzesi Şu Bölümlerden Oluşmaktadır
Bölümler düzenlenirken, müzeye ayrılan dairenin, böyle bir müzenin tüm amaçlarını gerçekleştirmeye yeterli olmadığı göz önüne alınarak, düzenleme yoluna gidilmiştir. Eldeki beş odaya göre bölümlere ayrılmıştır.
1-Eğitim Araçları Odası Bu odada her tür eğitim aracı sergilenmeye çalışılmaktadır.
2-Eğitim Belgeleri Odası Bu odada Osmanlı Döneminden günümüze dek Arap harfleri ile ve Türk harfleri ile yazılmış, kitaplar, dergiler, gazeteler, atlaslar, diplomalar, tasdiknameler, öğretmen kimlikleri, sağlık karneleri, memuriyet mazbataları vb. türünden bazı belgeler vitrinlerde, panolarda sergilenmektedir. (Bu belgelerin bir bölümü ve orijinalleri depolarda korunmaktadır.) Gene bu odada seçkin eğitimcilerin el yazması mektupları, kullandıkları kişisel kalemleri, sigara tablaları, gibi özel eşyaları, Abdülhamid’in doğum yıl dönümü nedeniyle, 22 öğrencinin nutuk ve şiirlerini yayınladığı Aydın Vilayet gazetesi sergilenmekte, (Bu gazete 22 Şubat, efrenci, 1894 tarihi taşımaktadır.)
Bu odada Milli Eğitim Bakanlarından Mustafa Necati, Saffet, Saffet Arıkan, Dr. Reşit Galip’in, Mes. Eğit. Müsteşarı M. Rüştü Uzel’in büstleri sergilenmektedir. Duvarlarda Atatürk’ün büyük boy resimleri sergilenmektedir.
3-Öğretmen Örgütlenmesi İle İlgili Oda Öğretmen örgütlenmesi ile ilgili her tür kitap, dergi, gazete, fotoğraf gibi belgeler tarihsel aşamalar vurgulanarak sergilenmektedir.
4-Eğitim Belgeselleri Odası Bu odada Rauf İnan, Hüsnü Cırıtlı, Mehmet Öztekin Yiğit, Cahit Külebi, Cavit Binbaşıoğlu, Mahmut Makal, Talip Apaydın gibi iz bırakmış eğitimcilerin Türkiye’nin bugünkü eğitim durumunu, gelecek için önerilerini anlattığı video bantları ve 1940′lı yıllarda Köy Enstitüleri’nde saptanmış koro bandı ve taş plak, Öğrenci Öğretmen etkinliklerini gösteren fotoğraf albümleri sergilenmektedir.
5-Kitaplık Odası Bu odadaki dolaplarda her türden kitap bulunmakta, öğrencilerin, eğitimcilerin, araştırmacıların ve bilim adamalarının yararlanmasına sunulmaktadır.
Benzeri kitaplıklarda olduğu gibi, belli sayının üstünde müzeye kitap armağan edenlerin, armağan ettikleri kitaplar bir arada bulundurulmakta, bağışlayan kişinin adına bir bölüm oluşturulmaktadır.
6-Salon Kısmı Duvarlarında okullar, eğitmen kursları ve köy enstitüleri ile ilgili büyük boy fotoğraflar sergilenmektedir. Gene bu salonda Eski Mili Eğitim Bakanlarından Hasan Ali Yücel ile İlköğretim Genel Müdürlerinden İsmail Hakkı Tonguç’un büstleri sergilenmektedir.
Comments