top of page

Dünya Kadınlar Günü’nde Savaşımızı Bitirmeyin!


Keşke bir kadın şairin kitabı olsaydı, o  sahibi olduğum ilk şiir kitabı. Olmadı. Karşımıza Muammer Hacıoğlu çıktı apansız. Şiirleriyle vurdu beni. Her ne kadar Atilla İlhan okumaya özensem de beceremedim o yılllar. Henüz Nazım bu kadar rahat okunmuyordu besbelli. Ben Muammer Hacıoğlu’na kalmıştım. Hele bir de imzalı ve ithaflı bir kitabını da yollayınca, taşradaki bir okul adresine. Kapağının resmine hayran, boyutuna hayran üstelik. El kadar, yürek yürek..

Yıl 1972, imzalayıp gönderdiği kitabın çantamadaki yerini aldığı tarih. Belki o imza ve ithaf ile arkadaşlarıma nazlanmış olabilirim, lakin şiirlerinden mısralar okudum mu hatırlamıyorum.

Güzel havalarda ve neşeli anlarımda okumuşumdur onun sert ve duygulu dizelerini. Mertçe, seslice ve delice. Sonra da niye benim dizelerim değil diye hayıflanmışımdır herhal !

Bazı dizelerinden, bazı cümleler yarattığım olmuştur. Hatta bazı nakaratlar!

İyice kamçılamıştır şiire uzanan yolumda beni. Çocukca şiirlerime biraz güç, kuvvet vermiştir. Belki de omuz! Kimi şiirlerim ete, kemiğe bürünmüştür.

Gün gelmiş, defalarca ödüller almışımdır şiirlerimle. ” Şair” diye bile seslenilmişdir ardımdan. Belli bir sayıya ulaşmıştır  şimdi yazdıklarım. Çok da beğendiklerim vardır inanın aralarında, lakin hiç bir şiirim aklımda değildir. Okuyamam kağıda bakmaksızın. Böyle de şair olmaz ama!

Ama bir şiiri vardır ki Muammer Hacıoğlu’nun, her daim dilimin altındadır, yüzlerce defa başkalarına, binlerce defa kendime seslendirmişimdir ezberimden..

Övünerek, gerinerek. sevinerek.

Belki sadeliğinden, belki içtenliğinden, belki de armoniden. Hepsi olamaz mı sanki? Hepsinden..

.

SEN ÖLME ANA

Sen ölme ana

Sen bizim ekmeğimiz, aşımız

Sen ölme ana

Sen ölürsen biter savaşımız.

( Muammer Hacıoğlu,Beni Sokaklar Çağırıyor, 1972, sayfa 39)

Son sözü ben söylemeleyim: Ekmeğimiz aşımız, tuzumuz ve de anamız  kadınlara, söylenecek ilk söz. Siz ölmeyin, var olun!

Savaşımızı bitirmeyin!

Comments


bottom of page