Bu dört kelime, aslında bir Cumhuriyet tarihidir. Her hangi birini, bir diğerinin yanına yazdığınızda bile, hep size Cumhuriyeti anlatır. İlle de bu sıralamayı takip etmesi gerekmiyebilir.
Cumhuriyet bir topraktır. Üstüne tohum ekilesi gereken bir toprak.
Cumhuriyet bir tohumdur; her toprağa ekilmesi gereken bir tohum.
Bu adlarla kurgulanmış, Cumhuriyetin en büyük eserlerinden biri olan Köy Enstitülerinin 72’inci Kuruluş Yıl Dönümü için hazırlanan sergi.
Cumhuriyetin en büyük tohumudur, Köy Enstitüleri. Ürünleri alınmış olmalı ki bugün bir eserdir diyebiliyoruz.
Keza, Cumhuriyet öylesine bir topraktır ki, her bereketli tohumun sığınağıdır. Can bulası yuvasıdır.
Düşen Tohum, Konuşan Toprak; bir Cumhuriyet Sergisidir bu yönüyle. Yalnızca Köy Enstitüleri Sergisi değil.
Düşen Tohum, Konuşan Toprak; bir insan sergisidir. İnsanı yetiştirme sergisidir. İnsanı yüceltme, var etme sergisidir. Nihayetinde “tohum” da insandır, “toprak” da.
Aylar öncesi, salt Haldun Cezayirlioğlu’na ait kitap ve efemeralardan oluşan bir koleksiyonun sergilenmesi konsepti üzerine kurulmuş bir sergi düşüncesi, bugün toprağını ve tohumunu bulunca, bambaşka bir evreye ulaşmış görünmektedir.
Ne güzeldir şimdilerde, kendimizi toprak gibi görmek. Üzerimize atılan tohumdan binlerce daneler vermek. Binlerce renk ve ışık vermek.
Evet, Köy Enstitüleri, değil düşmek,kapatılmak, yıkılıp atılsalar da, hep konuşulacaktır. Değil, üzerinden 60 yıl geçsin, 6 asır dahi geçse konuşulacaktır.
Suna ve İnan Kıraç Vakfı İstanbul Araştırmaları Enstitüsü tarafından hazırlanıp, Enstitünün Sergi Salonunda yer alan ” Cumhuriyetin Köy Enstitüleri 1940-1954″ adlı serginin açılışı, 17 Nisan 2012 Günü yapılacaktır.
Düşen Tohumu, Konuşan Toprağı görmek istiyenlere!
Comments