Meğerse yıllar nasıl akıp gidermiş. Gidermiş de bizi peşinden sürüklermiş. Geriye dönüp bakıldığında yaşananlar o kadar taze görünüyor ki! İşte daha dün okullardaydık. Daha dün sıralarda dizlerimiz vardı. Ellerimiz, kitaplarımız vardı.
Daha dündü Müzik Dersinde mandolinlerimizle koro oluşturduğumuz. Hep beraber bir coşku tutturduğumuz.
Cumhuriyetin 50’inci yılına hazırlandığımız. “Müjdeler var yurdumun toprağına taşına. Erdi Cumhuriyetim elli şeref yaşına. Bu rüzgârla şahlanmış dalga dalga bayrağım. Başka bir tuğ yaraşmaz Türk’ün özgür başına.”
Dizeleriyle başlayıp, en çok da sesimizi nakarat kısmı olan:
“Cumhuriyet, özgürlük, insanca varlık yolu. Atatürk’ün çizdiği çağdaş uygarlık yolu.”
dizelerine hasrettiğimiz marş.
Hele bir haftamız var ki, adeta bütün dersler Müzik olmuştu bize. Güzel söyleme, güzel çalma ve uyumlu bir akort oluşturma adına, koşuşturup durmuştuk.
O hafta marş olmuştuk her birimiz.
Hatırladığım kadarıyla da muhteşem bir final ile başarımızı tescillemiştik. Cumhuriyet Bayramı öncesi düzenlenen bir Müsamere Gecesinde, sahne alan Koro’nun marşı söylemelerine müsaade etmemiş, hep beraber ayakta söylemiştik.
“Cumhuriyet, özgürlük, insanca varlık yolu. Atatürk’ün çizdiği çağdaş uygarlık yolu.”
Böylesine bir kuşaktık ;Cumhuriyetin 50’inci Yıl Marşını okullarda, sıralarda öğrenen bir kuşaktık.
Şimdi ise Cumhuriyetin 88’inci Yılını kutlamaktayız.
Nice yıllara.
Comments