” Hiç benim için yazı yazmadın diyene”
Acaba bir kıyılarda, hala sabahları erkenden uyanıp, güneşe göz kırpan insanlar var mıdır? Yatağından kalkar kalkmaz pencereleri, kapıları açıp kendini verandalara, balkonlara atan kalmış mıdır? Hafif bir sabah serinliğine vurulup, vücudun esnetmeye çalışan insanlar bulunabilir mi hala?
Ağaçların, çiçeklerin buğusundan kalkmış bir kokuyu, akşamdan kesilmiş çimenin burukluğunu içine çeken insanlar!
Hani tatilde olmanın rahatlığıyla yaşamayı ilke edinmiş, ilk görene “ günaydın” diyebilmenin özgürlüğüne varan insanlar..
Birazdan ocağa çay koymaya gidebilmenin ayrı bir lezzeti olduğuna inananlar. Markete taze ekmek almaya gidebilmeyi, yapılacak hafif bir spordan sayanlar. Yalın ayak misali, incecik terliklere ayak vuranlar.
Gitmişken, var olsa bile görülen domatese vurulan, dayanamayıp biraz daha almayı unutmayan insanlar.
Henüz uyanmamış komşularının, geceden kalan balkon manzaralarından, yaşanan mutluluğu gözlerinde resmedenler. Sandalyelere iliştirilmiş yastıklardan gecenin son vaktine kadar balkonları mesken tutanları hatırlayanlar. Unutulmuş ya da içeri taşınmasından üşenilmiş bardaklardan içilen son duble çayın- içkinin ferahını yansıtanlar.
Tek tük işitilen çatal-kaşık seslerinden güne başlayanların olduğuna inananlar. Onları bulmak adına zaman zaman önüne set çekmiş çiçeklerden, ağaçlardan farklı yönlere kafayı oynatarak aramaya, sohbet etmeye imkân yaratmaya çalışan insanlar hala kalmış mıdır yazlıklarda.
Hani günün ilk haberini okurken gazetelerde,dayanamayıp hava durumuna merak edenler. Denizin uzaktan da olsa gelen hışırtılarında, sessizlik bulan. Bu sessizliği yaşanılan tatilin bir parçası sayarak, büyüsüne kapılan.
Hala uyanmamış- uyanamamış eşine söz verilen kahvaltıyı hazırlamaya çalışan insanlar var mıdır kıyılarda. Ne bileyim, Bodrum’da, Ayvalık’ta Dalyan’da Marmaris’te, Yalıkavak’ta. Olmadı Foça’da
Güne sabahın ilk serinliğinde balkonda, verandada bir kahvaltı ile başlayıp, günü yine bir kahvaltı ile bitirmenin hazzını bilenler var mıdır? Ya ikisi arasındaki farkı?
İlle de kahvaltıda kaynamış yumurta yemek uğruna, kahvaltıya ara vermenin tadını bilen.
Her daim hazır bekleyen plaj çantasına, kurumaya bırakılmış havluları koymayı iş edinmiş insanlar var mıdır? Yollarda acıkabilmeyi değil de, mide sancısını gidermeyi düşünerek istiflenen bisküitleri çanta kenarlarına iliştiren.
Bunları sırtlayıp hemencecik yollara düşen, güneşin amansız vaktinden önce deniz kenarlarına gitmeyi akıl edenler !
Marketlerin önündeki kalabalıklara anlam vermeyip, hiç sebepsiz yere yeni bir kalabalık oluşturmanın mantığını çözenler.
Plajlarda o insanlar var mıdır, yere sere serpe uzanmış. Mutlu, mesut ve huzurlu.
Kaldı mı hala onlar?
Hani akşam üstüne doğru her şeyi toplayıp, bir telaşla yazlığa dönmeye çalışan ve bu arada akşama ne yeneceğinin hesabını sorgulamaya çalışan insanlar. Her şeyden çok patlıcan kızartması diye başlanılan sohbetlerden sonra, yine olmadık bir yemeğe oturmaya yüksünmeyen. Hoşlanan. Umutlanan.
Kesilen bir karpuzun o kırmızı kokusunu başka hiç bir şeye değişmeyen.
Akşama dönen günün, geceye dönüşünü denize bakarak izlemeye çalışan. Renklerden yollar çizen.Karanlığa bir duman üfleyen.
Gündüzün sessiz yazlıklarının, gecelerin sesine karışmasına anlam veremeyen. Daha çok ve daha fazla gece yaşayan yazlıklar kaldı mı?
Orada hala insanlar var mı?
Mutlu mu?
Yarın yine sahile gidecekler mi?
Çocuklarla birlikte dalgaları büyütecekler mi?
Güneşin yakan sıcağına, sığınak arayanlar var mı? Bilmiyorum var mı?
Comments