top of page

Babalar Günü’nü Kutlamak da Geç Kaldık

“Babalar Günü” geldi, geçti bir kalem laf etmedin diyenler oldu, birkaç gündür. Sanki yazılarımız çok okunur, didiklenirmiş gibi, eksikliklerimiz göze çarpar oldu. Olsun. Zaten iki karım okuyucumuz var, kırmayalım! Bari yazalım.

 Malumunuz “Babalar Günü”, çok ilgi ve iltifat gören Anneler Günü’ne biraz nazire olsun diye, biraz da “ Babalar Günü de olsun canım!” nidalarıyla hayat bulmuştur. Ancak istikbali hiç iyi görünmemektedir. Birkaç yıl sonra sona erer de biterse hiç şaşırmayalım. Bazı şeyler ite-kaka hayat sahnesine çıkar ama hayat bulmaz. Ben doğrusu öyle görüyorum. Diyorum ki; nerde Anneler Günü, nerde Babalar Günü diyorum. Peki, bir cümle içinde, hem de kısacık bir cümle içinde, niçin iki kez “diyorum”?

Sebep, daha başka şeyler diyemediğimizdendir.

Bu arada bütün babaların “ Babalar Günü” nü kutluyorum; unutmuş değilim.

Nasıl söylenir bilmem ama Babalar Günü ne yaparsınız? Yani siz,  baba olmanın yükü, gururu ve mutluluğunu taşıyanlar? Peki, ya bu yük, gurur ve mutluluktan henüz mahrum olup, bekârlık adına gezen sizler? Ya da ve illaki henüz hiçbir uzantıda bu konularda hem fikir olamadıklarımız? Sizler ne düşünürsünüz?

Sizi babanız bir deprem gecesinde koşup gelip, okulun yatakhanelerinden çıkarttı mı? Unuttuğunuz bir ev ödevini, mahcup olmayasınız diye okulunuza ardınızdan bir adam tutup gönderdi mi? Her hafta sonu önünüze oturtup tırnaklarınızı kesti mi? En güzel oyuncaklar adına zamanın lastik arabalarından oluşan koca bir çuvalı önünüze attı mı? Bisikletin geleceği akşamüzerinde önce elinde aynasıyla çıkıp geldi mi? Bisiklet aynasıyla. Ne bileyim o zamanlar aynalar opsiyonluydu herhalde!

 Oldu mu arkadaş bunlar, oldu mu?

Ya da siz yapabilir misiniz?

Bunların her biri elbet yazılacaktır, hem de en iyisinden. Ancak bugünkü niyetimiz yazmak değil, anmaktır.

Başta, ilim ve hayat ışığımız babam olmak üzere yitirdiğimiz babalarımızı saygıyla, baba olmanın gururunu taşıyan babaları da ibretle selamlıyorum.

baba10032

bottom of page