top of page

Ankara Kartpostalları

Bir kaç şehirde , hatta bir kaç yabancı ülkede eşimin-dostumun çocuklarına koleksiyonculuktan bahsederken, ya da onların soruları üzerine birşeyler anlatırken son sözümü hep şöyle bitirmiştim: Siz de bir şeyler toplayın, biriktirin!


Ne biriktirilebileceğini bilemediklerinden ya da tahmin etmemiş olacaklarındandır, ” örneğin ne olabilir?” dediklerinde verdiğim ilk cevapsa ” yaşadığınız kentin ya da mahallin kartpostallarını örneğin!”

Şaşırırlardı.

Hayal bile edemezler, yaşadıkları kentlerinin kartpostallarının toplanabileceğini!

Önce bir küçümseme, sonra bir aymazlık ve çaresizlik.

Sanırım ilk çelişkileri, bu konuda hiç bilgileri olmadığı için düştükleri bu ilk safhadır. Sonra peşpeşe yılgınlık. Daha sonra da hemen vaz geçme.

Ne yazık ki çocuklarımızı bu konuda ikna etmek imkansız gibi. Sorunlarını aşmak ise mümkün değil.

Onca desteğimiz ise boş.

Niye toplasın ki?

Ne olacak sanki?

İşi mi tükenmiş!

Aman sen de..!

Oysa kent kartpostallarından başlayan yolculuk, kısa sürede pekala başka bir serüvene yol açabiliyordu. Kitaplar, efemeralar, objeler eklenip gidiyor, umulmadık derece de güzel bir koleksiyon vücud buluyordu.

Ama olmuyor.

Bu neslin ne yazık ki koleksiyon yapmaya  pek vakti yok!

Onlar çok meşguller!

Baksanıza kentler bile boş. Boş görünüyor her şey.

Onlar  zaten kentlerde yaşamıyorlar ki!


Ancak bizim nesil farklı. Kentleri hiç terk etmedik. Hep içinde içinde olduk. Meydanları dolaştık, sokaklarda oturduk.

Sevdiğimiz kızlar bile bizimle sokakta oyun oynardı. Ağaca tırmanırdı, heykelin önünde otururdu.

Bizler yaşadığımız kenti severdik.  Korurduk.Saklardık. Sakınırdık.

Koleksiyonumuza konu ederdik. İşte, bu yüzden birikti yüzlerce Ankara kartpostalı. Siyah beyaz Ankara. Renkli, çizimli, bayraklı, parçalı Ankara!

Kaç adet olmalıdır, kaç olmuştur, ne önemi var ki?

Mükemele ulaşmış koleksiyon kaç Ankara kartpostalı bulundurmaktadır? Daha kaç tane eklemeliyiz, bilinmez ki!

Önemli olan yaşadığın kente sahip çıkmaktır. Kültürünün yitip gitmesine müsaade etmemektir.

Bir akşam üstü geriye dönüp, kartpostallardan bir Ankara çizivermektir.

Belki Tosya, belki Denizli, belki Mardin çizmektir.

Yaşadığını anmak, yaşattığını anlatmaktır.

Comments


bottom of page