top of page

16 Mart, Öğretmen Okullarının Kuruluşunun…..


Artık iyice unutuldu gitti İlk Öğretmen Okulları. Kimin umurunaydı o da başka ama; en azından bir sahipleri vardı. Tek tük; öyle değil mi?

Binler değil, onbinlerce, yüzbinlerce öğretmenin yuvasıydılar bir zaman. Kuş seslerine karışırdı, o küçücük öğrencilerinin sabah şıkırtıları. Sesleri, bağırışları.

Kalem sesi, çekiç seslerine boğulurdu çoğu kez. Mandolin sesi de bağlamaya eşlik ederdi, Atabarında, Halayda, Zeybekte.

Teneffüs aralarına dağılırdı heyecanlı yürekler.Bazen bir öğretmenin peşinden koşturmacalar, bazen de yarım kalmış voleybol oyununa yetişmeler.

Koridora açılan onlarca sınıf kapısı ve havalandırmayla görevli bir arkadaşın yakarmaları : ” Boşaltın sıraları !”

Sınava girecek bir arkadaşın, iyi çalışamadığına dair sitemleri.  Ağlamaklı yakarışları. Okul içine yayılan müzik yayınları.. ” hey gidi günler…”

Öğle yemeğinin dışarıya taşmış nefis kokuları, her şeyden ağır basan ekmek yanığı.

Amansızca koşuşan küçük sınıflara verilecek naif bir nasihatın peşinden haykırmalar: ” Yavaş olun be” nidaları.

Sınıfların duvarlarına işlemiş güneş ışınları, kara tahtalarda bembeyaz tebeşir izleri. Silinemeyen, silinmeyen. Formüller, notalar, şiirler..

Yatakhanelere doğru bir koşuşturmaca, soğuğun soğuğu sularda yarım yamalak yıkanan yalın ayaklar. Fırçalanan dişler. Taranan saçlar.

Hafta sonlarında topluca söylenen marşlar. Gizlice okunan şiirler. Açıkca bağırışlar, haykırışlar: ” Öğretmenim, öğretmenim”

Öğretmen olmayı fazilet, öğretmen kalmayı hizmet sayan o okullar.. Öğretmen Okulları… Kimin umuruna ki,  kuruluşlarının bilmem kaçıncı yıllarında oldukları..Kimin umuruna? Kimin umuruna 167 yıllık bir geçmiş ve bu anılar?

Bir ses var yollarında şimdi: Alnımızda bilgilerden bir çelenk….

Comments


bottom of page