15 Haziran; Doğum Günüm
Öyle ya şimdi herkes bu yazıyı bekleyecek. Evet öyle, hiç kimse uyumamış olacak bu yazıyı ilk okumuş olmak adına. Kahveler içilecek, çaylar demlenecek sabahlara değin, uyumamak için. Hatta hırçınlaşacak insanlar, karılarıyla, kocalarıyla kavga edecekler.
Ya , yeni sevgililer? Karı yok , koca yok ne diyecekler?
Müzik nizamı aşacak, boyna çalacak. Vakit kaybetmeye tahammülü olmayan insanlar, çeşmeleri açık, pisuvarları basık, ocakları yanık bırakacaklar. Üstler başlar ise başka bir alem olacak. Kimi işten geldiği gibi, kimi işe gitmeden önceki gibi. Hatta giyinmeyi ve soyunmayı tam tamalayamamışlar bile olacak.
Her şey , üst baş talan olacak. Mutfaktan gelen yemek kokuları, yanık kokuları evleri saracak. Pençereler birbirine çarpacak. Hiç bu mevsimde, tarihinde çıkmamış fırtına her yeri süpürecek. Toz bir havaya akacak, bir yere vuracak. Kapılar birbirine çarpacak. Aceleden örtülememiş kapılar böylece yuvalarına kavuşacak. Kimse çocuklarını düşünmeyecek, düşlemeyecek. Onlar oldukları yerde kalacak.
Bu harekettten bir ter kokusu her yeri saracak. Ter kokacak. En çok kadın, en az manolya kokacak. Belli ki en çok da kadın okuyacak.
Bir heyecandır gidecek, bütün bir gece boyunca vakit. Hep ve her zaman gittiği gibi. Nasıl da kolay gittiğini bilir gibi. Kaçan bir sevgiliden kurtulur, koşan bir sevgiliye uçar gibi. Vakit hep gitti zaten. Vakit zaten gitti. Hep gidecek.
Sonra saati gelecek okuya bilmenin. Okunabilecek o an yazdıklarım. İlk açan okuyacak bu yazıları, herkes bilecek. Ancak, bir karmaşa başlayacak o an, yine dinmeyecek. Her kes olduğu yerden bağıracak, herkes olduğu yerden saldıracak,taşacak. Bir karmaşa daha büyüyecek bu vakitte, bir karmaşa daha.
Ne haklı olan okuyacak, ne de ilk gelen! Ne ilk açan! Hiçbirinin sırası olamayacak, karmaşa, kavgaya dönüşecek.
Ter kokan bedenler, her bir vuruşta büyüyecek. Büyüyen bedenler, taşacak. Taşan bedenler, yorulacak.
Ve kabus bitecek.
Kocaman bir ekran açılacak insanların önüne koskocaman. Herkes şaşacak. Herkes birbirine bakacak. Gözler taşacak.
Yüzler utanacak birbirinden, utanacak. Eller kahrolacak, kırılası eller kırılacak. Başlar, saçlar, hepsi yok olacak. Yolunacak.
Ekran daha da büyüyecek o vakit. Zeminler devleri aşacak.
Yazılar akıp akıp gidecek önlerinden insanların, başlar yorulmayacak. Bir huzur alacak evreni, evleri, elleri birbirini saracak.
Isınacak gök yüzü, güneş kendini vuracak. Kokular kalkacak, yerine çiçekler sunacak. Sabah keyfine dönüşecek her şey, sabah keyfi olacak.
Ve yazı başlayacak.:
Bu gün 15 Haziran.
Bu gün benim doğum günüm.
Her doğum günüm de yaptığım gibi, bir yazı borcum var sevdiklerime. Bir anı borcum var. Güzel bildiklerimi anlatma, güzel saydıklarımı gösterme borcum var.
O her borç ödemem de beni saran bir heyecan var: Dünyanın, o an en çok okunan yazarı olmak.
İşte yukarıdaki kabus, o hayalin bir ızdırabıdır. O kabus beni hep sarmış, hep yarmıştır. O an’ ki en çok okunan yazar olmak hali beni hep sarsmıştır. Olunamamıştır, olunamayacaktır. Çünkü sözüm var; kaybettiklerimin ardından artık anılar yazılmayacaktır. Onlar ki hayatımın en güzel anlarıydı, en güzel kızlarıydı, artık okunamayacaklardır. Hiç bir zaman o üçü bir arada olamayacaklardır. Olmamışlardır.
Resimde görülen üç küçük kız gibi uçamayacaklardır, uçuramayacaklardır.
Yemyeşil bir örtünün altında uzanıp yazılarımı aramayacaklardır. Yemyeşil bir örtünün altında kalacaklardır.
Yemyeşil.
Comments