Neredeyse Haziranın 24’ünde 3 yılı bitecek, “Bir Öğretmen Mektubu” başlıklı o yazımın. Adını bilemediğimiz bir öğretmenimizin mektubu diye tanıttık okurlarımıza. Soy adına ve o mektubun altına attığı imzaya hayran olarak fikirler yürütmüş, mektubunda kullandığı asil, soylu ve içten cümlelerine vurulmuştuk.
O yazımızı yazarken Arapkir Orta Okulu Müdürü olarak tanıdığımız, kendisine de farklı isimler yakıştırdığımız Üstünalp Öğretmenimizin bugün birkaç bilgisine daha sahibiz.
Herşeyden önce adının Tahir olduğunu öğrenmek, bilinmezlerin çoğunu giderdi.Sonra da bir kaç bilgi daha: Gaziantep’de uzun süre öğretmenlik yapar. O yıllarda Gaziantep’de yayımlanmakta olan Kültür Dergisi’nde yazıları yayımlanır.Oradan Arapkir’e okul müdürü olarak gelir. Arapkir’deki görevinden sonra Adana Seyhan Orta Okuluna 1940 yılında Müdür olarak atanır.
Adana Maarif Müdürü iken 1942 yılında Ankara’da yapılan 4’üncü Dil Kurultay’ına delege olarak katılır.
Öğretmenlik hayatının büyük bir bölümünü idareci olarak sürdüren Tahir Üstünalp,döneminin iyi (FKB) fizik-kimya öğretmenlerinden biridir de. Her ne kadar notu sıkı, kendisi sert bir öğretmen olarak bilinse de öğrenciler ile ilişkileri de oldukça kontrollü ve yaygındır. Sevilir, sayılır.Korkulur da.
Kim bilir Özge’nin de “anneneciğinin de babasıdır.”
Elimizdeki 75 yıl önceki bir mektubun serüvenini sürdürmek, böyle bir şey işte. Ona can katmak, o mektubu bugün bile okunur hale getirmek.
Tahir Üstünalp Öğretmenimizin satırlarında, kendilerinden haberdar olduğumuz iki kız kardeş öğrencilerini tanımak. Muhtemel ki mektubun sahipleri olan tarafların hiçbirinin hayatta olmadığı bir dünyada onları anmak. Anmaya vesile olmak.
Belki ileride onları suretlerine kavuşturmak. Bir iki fotoğraf ile şereflendirmek. Seslendirmek, renk katmak.Sarılmak.
İşte böyle bir şey, eline nereden geçtiğini hatırlamadığın bir mektubun izini sürmek.Ufacık bir şeyler yazabilmek için yıllarca beklemek.Bir cümle ilave edebilmek için heyecan duymak.
İşte böyle bir şey,sararmış ve yer yer yitmiş bir kağıt üzerindeki satırları tamamlamak. Bütünlemek. Bütünlenmek.
Adını öğrenmek için bile günler saymak.
İşte böyle bir şey..
Comments